Protestoların Yankısı: Avrupa Basınında Türkiye’de Demokrasi Arayışı; ”Türkiye’yi Yönetenlerden Değil, Direnenlerden Okumak”

Nilfem BAYKAN

Analiz

Avrupa Basınının Saraçhane Yorumları

Saraçhane protestoları, Avrupa medyasında Türkiye’nin demokratik gidişatına dair yeni bir “test vakası” olarak yer buluyor. The Guardian, protestoları “Türkiye’de hukukun siyasallaşmasına karşı halkın sokağa taşan tepkisi” olarak tanımlarken[1], Le Monde, olayları “Erdoğan’ın otoriter yönetimine karşı yerel bir başkaldırı” şeklinde çerçeveliyor[2]. Deutsche Welle ise protestoların çoklu bileşenli yapısına dikkat çekerek, İmamoğlu’na destek için bir araya gelen kalabalığın, partiler üstü bir demokratik duyarlılığı temsil ettiğini vurguluyor[3].

Avrupa basınındaki ortak temalardan biri, Türkiye toplumunun yalnızca pasif bir gözlemci değil, aktif bir demokratik özne olarak hareket edebildiği yönünde şekilleniyor. Bu vurgu, AB iç kamuoylarında hâkim olan “Türkiye’de toplum sessiz, yönetim baskıcı” algısını kırabilecek bir potansiyel taşıyor.

Saraçhane: Demokratik Refleksin Sahnesi

Saraçhane’de başlayıp farklı illere de yayılan protestolar, Türkiye’de demokrasinin yalnızca anayasal metinlerle sınırlı bir ilke olmadığını; toplumsal hafızada ve reflekslerde hâlâ güçlü biçimde yaşadığını gösteren bir alan hâline geliyor. Protestolara katılanların siyasal çeşitliliği, katılım gerekçelerinin çok yönlülüğü ve alandaki kolektif atmosfer, bu hareketi klasik partizan gösterilerin ötesine taşıyor. Bu yönüyle Saraçhane, toplumun belirli kişi ya da kurumlara bağlı olmadan da ortak bir demokratik taleple harekete geçebildiğini gösteriyor.

Kalabalığın büyüklüğü kadar, taleplerin açık ve çoğulcu olması da dikkat çekiyor: adalet, temsil, özgürlük ve seçme-seçilme hakkı gibi evrensel değerler, sokakta karşılık buluyor. Bu kavramlar yalnızca siyasal elitin söyleminde değil; öğrencinin, emekçinin, küçük esnafın ve yurttaşın gündelik hayatında da somut karşılıklar buluyor.

Bu bağlamda Saraçhane, yalnızca bir protesto alanı değil; Türkiye’deki sivil toplumun sahip olduğu potansiyelin görünür olduğu sembolik bir zemin olarak okunabilir. Avrupa kamuoyunun bu sahneyi yalnızca bir politik gerilim çerçevesinde değil, sivil direnişin ve yurttaş inisiyatifinin bir ifadesi olarak değerlendirmesi, Türkiye’ye dair bakış açısında önemli bir açılım yaratabilir.

Avrupa’nın Türkiye Politikası: Sokağı Gören Yeni Bir Çerçeve Mümkün mü?

Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik politikalarının çoğu zaman devlet düzeyine ve ikili ilişkilerdeki kırılma anlarına odaklandığı görülüyor. Göç mutabakatları, Gümrük Birliği müzakereleri veya enerji iş birlikleri gibi başlıklar üzerinden şekillenen bu ilişki biçimi, Türkiye toplumunun içinde bulunduğu sosyo-politik dönüşümleri çoğu zaman geri planda bırakıyor.

Oysa Saraçhane protestoları gibi geniş katılımlı, barışçıl ve çeşitlilik barındıran toplumsal hareketler, Türkiye’nin iç dinamiklerini yalnızca yönetsel kararlar üzerinden değil, tabandan gelen talepler üzerinden de analiz etmeyi gerekli kılıyor. Bu noktada, bazı Avrupa medya organlarının tutumu dikkat çekici. Örneğin The Guardian, protestoları “hukukun siyasallaşmasına karşı toplumun sokağa taşan tepkisi” olarak değerlendirirken[1], Deutsche Welle bu protestoların “partiler üstü bir demokratik duyarlılığı” yansıttığını ifade ediyor[3].

Bu tür yorumlar, Avrupa medyasının Türkiye’ye dair okumasında yeni bir eksen oluşabileceğini gösteriyor: halkın taleplerini, demokratik duyarlılığını ve sivil katılım kapasitesini daha görünür kılmak. Ancak bu farkındalığın, yalnızca haber başlıklarında değil, siyasi karar alma mekanizmalarına da yansıması gerekiyor.

Avrupa’nın Türkiye politikası, yalnızca “yönetim biçimi”ne dair bir pozisyon almakla sınırlı kalmamalı; aynı zamanda Türkiye toplumunun demokratik potansiyeline alan açan, destekleyici ve yapıcı bir çerçeveye evrilmeli. Bu yalnızca Türkiye için değil, Avrupa’nın kendi demokratik değerlerinin tutarlılığı açısından da belirleyici olacaktır.

Avrupa Basınında Saraçhane: Çerçeveler, Tonlar, Sessizlikler

Saraçhane protestoları, Avrupa medyasında yalnızca bir haber değeriyle değil, aynı zamanda Türkiye’deki siyasal rejimin dinamiklerine dair bir okuma fırsatı olarak ele alınıyor. Ancak bu okuma her mecrada aynı yoğunlukla ya da aynı tonda gerçekleşmiyor.

The Guardian; protestoları açıkça “Erdoğan’ın otoriter eğilimlerine karşı halkın demokratik tepkisi” olarak yorumlayan bir başyazı yayımlıyor[4]. Yazı, Saraçhane’de toplanan kalabalığı “otokrasiye karşı sivil reddiye” olarak nitelendiriyor. Aynı gazetenin başka bir yorum yazısında ise, İstanbul’daki atmosfer “korkunun gölgesinde, ama umudun dirençle birleştiği bir zemin” olarak tanımlanıyor[5].

Le Monde; protestolara dair daha betimleyici bir ton tercih ediyor. Gösterilere katılanların çeşitliliğini vurgularken, bunu yerel yönetim ile merkezi iktidar arasındaki gerginliğin bir sonucu olarak konumlandırıyor[2]. Ancak dikkat çekici biçimde, Le Monde yorum düzeyine daha az giriyor; daha nötr bir gözlem sunuyor.

Der Spiegel; protestoların geniş katılımına ve İmamoğlu figürüne odaklanırken, bunu “Türkiye’deki siyasi kutuplaşmanın sokağa yansıması” olarak çerçeveliyor. Bu çerçeve, protestoyu yalnızca bir demokrasi talebi değil, aynı zamanda bir “seçim stratejisi” olarak da okuyan bir bakış açısını yansıtıyor.

Deutsche Welle ise hem haber hem de analiz düzeyinde protestolardaki çok sesliliğe işaret ediyor. DW’nin haberinde, “İstanbul’da yalnızca CHP seçmeni değil, adaletsizlik duygusunu paylaşan her kesimden insan” ifadesiyle gösterilerin partiler üstü doğası vurgulanıyor[3].

Buna karşılık bazı Avrupa medya organları—özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde—protestolara sınırlı yer veriyor. Bu durum, Türkiye’ye dair haberciliğin hâlâ Batı Avrupa merkezli olduğunu ve protestoların yankısının Avrupa genelinde eşit düzeyde hissedilmediğini gösteriyor.

Saraçhane protestoları, Avrupa medyasında hem politik bir kırılma anı, hem de toplumun demokratik kapasitesine dair bir sınav olarak algılanıyor. Ancak bu algının ne kadar derinleşeceği, Avrupa’nın Türkiye’ye yalnızca dış politika parametreleriyle değil, toplumsal dinamikleri tanıyan bir dikkatle bakıp bakmayacağına bağlı.

Sonuç: Türkiyeyi Yönetenlerden Değil, Direnenlerden Okumak

Saraçhane protestoları, Türkiye’ye dair hâkim Avrupa anlatısında uzun süredir eksik kalan bir yönü görünür kılıyor: demokratik talep sadece sandıkta değil, sokakta da dile getirilebiliyor. Bu yönüyle Saraçhane, Avrupa’nın Türkiye okumasında yalnızca siyasi iktidarın eylemlerine odaklanan dar çerçeveyi sorgulatıyor. Toplumsal katılımın çok sesliliği, protestonun barışçıl ve anayasal haklar çerçevesinde şekillenmiş olması, Türkiye’de hâlâ güçlü bir demokratik bilinç zemininin varlığına işaret ediyor.

Avrupa kamuoyunun ve karar alıcılarının bu sesi duyması, Türkiye’ye dair daha bütüncül ve daha gerçekçi bir anlayışın inşasına katkı sağlayabilir. Bu yalnızca Türkiye ile ilişkiler açısından değil, Avrupa’nın kendi demokratik değerlerinin evrenselliğini yeniden teyit etmesi bakımından da önemlidir.

Bu nedenle, Türkiye’yi sadece yönetenlerin kararlarıyla değil; eşitlik, adalet ve özgürlük talebiyle sesini duyuran yurttaşların kararlılığıyla da okumak gerekir. Çünkü demokratik bir toplumun niteliğini belirleyen, yalnızca yönetim biçimi değil; o toplumun, haklarına sahip çıkma kapasitesidir.

Referanslar:

[1] The Guardian. (2025, Mart 20). “This is about injustice”: Crowds defy ban to protest over Istanbul mayor’s detention. https://www.theguardian.com/world/2025/mar/20/protest-istanbul-mayor-ekrem-imamoglu-detention

[2] Le Monde. (2025, Mart 21). Des milliers de personnes manifestent à Istanbul contre la détention du maire Ekrem Imamoglu. https://www.lemonde.fr/international/article/2025/03/21/en-turquie-des-centaines-de-milliers-de-manifestants-protestent-contre-l-arrestation-du-maire-d-istanbul-selon-l-opposition_6584323_3211.html

[3] Deutsche Welle Türkçe. (2025, Mart 22). İstanbul’da protesto: Saraçhane’de on binler İmamoğlu için toplandı. https://www.dw.com/tr/istanbulda-protesto-sarachanede-on-binler-imamo%C4%9Flu-i%C3%A7in-topland%C4%B1/a-68765125

[4] The Guardian. (2025, Mart 26). The Guardian view on Turkey’s protests: a rejection of Erdoğan’s autocracy. https://www.theguardian.com/commentisfree/2025/mar/26/the-guardian-view-on-turkeys-protests-a-rejection-of-erdogans-autocracy

[5] The Guardian. (2025, Mart 29). Around me in Istanbul there is fear on every face – but I see a resilience that refuses to die. https://www.theguardian.com/commentisfree/2025/mar/29/istanbul-fear-resilience-ekrem-imamoglu-arrest

Total
0
Shares
Previous Post

EUROPolitika Yeni Sayısı!

Related Posts