AB ve ABD, Belgrad’a karşı daha sert davranmadıkça Sırp milliyetçi saldırıları bölgeyi istikrarsızlaştırabilir.
By Jasmin Mujanović
Geçtiğimiz hafta sonu bir Kosovalı polis memurunun, 30 veya daha fazla ağır silahlı Sırp milliyetçi militandan oluşan bir grup tarafından öldürülmesi, bu ülkede ve Batı Balkanlar bölgesinde on yıldan fazla bir süredir görülen en önemli güvenlik olayına işaret ediyor. ABD’nin Priştine Büyükelçisi Jeffrey M. Hovenier saldırıyı daha sonra şöyle anlattı: “Koordineli ve karmaşık olduğunu biliyoruz… Silahların miktarı, bunun ciddi olduğunu ve bölgedeki güvenliği istikrarsızlaştırmaya yönelik bir plan olduğunu gösteriyor.”
Kosovalı yetkililer de aynı fikirde ve kimi suçlayacakları konusunda açık sözlüler. Yani Sırbistan hükümeti ve onun diktatör başkanı Aleksandar Vučić.
Militanlarla polis arasında gün boyu süren ve üç saldırganın öldürüldüğü bildirilen çatışmalardan sonraki saatlerde Kosova başbakanı Albin Kurti’nin ofisi, ele geçirilen büyük silah ve mühimmat deposunun fotoğraflarını yayınladı. “Failler tek başına değil, devletin desteğiyle hareket etti” diye yazdı. “Sırbistan, [Kosova] topraklarındaki terörist şiddete sponsorluk yapmaktan tamamen sorumlu tutulmalıdır.”
Sırbistan elbette bu suçlamaları reddediyor ve Kosovalı Sırplara yönelik sözde zulüm nedeniyle Kurti ve hükümetine yönelik iddialarla yanıt veriyor. Ancak Vučić hükümeti de derhal bir günlük ulusal yas ilan etti ve rejim medyası, ölen saldırganları Sırp milliyetçi davasının şehitleri olarak yüceltti.
Ancak çok az analistin Sırbistan’ın saldırıda önemli bir rol oynadığından şüphesi var.
Liderliğinin Vučić ve yakın çevresi ile yakın bağları olduğu bilinen militanlar için ülke topraklarının bir konaklama alanı olarak kullanıldığı iddia ediliyor. Örneğin; Kosova polisi tarafından yayınlanan drone görüntüleri, saldırganlar arasındaKosova’daki başlıca Sırp etnik partisi olan Srpska Lista’nın başkan yardımcısı olduğunu gösteriyor gibi görünüyor. Srpska Lista geniş çapta Belgrad rejiminin vekil kuruluşu olarak algılanırken Milan Radoičić Aralık 2021’den bu yana önemli suç faaliyetlerine karışması nedeniyle ABD yaptırımları altında. Radoičić’in şu anda Sırbistan’da saklandığına inanılıyor. Saldırganlardan bir diğerinin de ülkenin istihbarat şefinin eski koruması olduğu iddia ediliyor (ki kendisi de ABD yaptırımları altında).
Daha önemli soru ise bu saldırının ilk etapta nasıl gerçekleşmiş olabileceğidir.
Kosova hâlâ ülkede polis teşkilatı ve istihbarat toplama işleriyle yakından ilgilenen yaklaşık 4.500 askerden oluşan bir NATO barış koruma gücüne ev sahipliği yapıyor. Bu yılın mayıs ayında Sırp milliyetçi kalabalığın şiddetli saldırısına uğradılarve iki düzineden fazla barış gücü askeri yaralandı. Kosova hükümeti, Sırbistan’ın 1999 Kosova savaşından bu yana ilk kez sınır boyunca savaş uçaklarını konuşlandırdığı Eylül 2021’den bu yana Sırpların planladığı şiddetin yeniden ortaya çıkma ihtimalinin arttığı konusunda uyardı.
Cevap ne yazık ki rahatlatıcı değil.
Saldırı; Amerika ile Avrupa’nın Kosova-Sırbistan anlaşmazlığı ve daha geniş anlamda Batı Balkanlar hakkındaki politikasının radikal bir şekilde yeniden yönlendirilmesinin indirekt ürünüdür. Washington ile Brüksel, 2020’den bu yana ülkenin milliyetçi liderlerini sakinleştirmek ve onları Rusya’nın nüfuz yörüngesinden çıkarmak için beklenmedik bir planla Belgrad’ın çıkarlarını açıkça diğer tüm komşu yönetimlerin üzerinde merkeze aldı. Bu, nüfusun %70’inin Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığını desteklediği bir ülkede gerçekleşti. Örneğin Mayıs ayında, NATO barış güçlerine yönelik saldırılardan sonra bile ABD ve AB inanılmaz bir şekilde Kosova’ya yaptırım uyguladı.
Kurti, AB’nin bölgesel baş elçisi Miroslav Lajčák’ı açıkça Priştine’ye Belgrad’ın taleplerine boyun eğmesi konusunda baskı yapmak için Sırbistan ile birlikte çalışmakla suçladı. Ve çoğu gözlemci de onunla aynı fikirde. Lajčák atanmadan önce deneyimli bölgesel uzmanlar, eski Slovakya dışişleri bakanının Rusya ile tarihsel bağlarına atıfta bulunarak bu harekete karşı uyarıda bulundu. Bu haftaki saldırı hakkında Voice of America’ya konuşan eski CIA analisti David Kanin, aynı şekilde Batı’nın Vučić’i yatıştırmasını Sırbistan’daki aşırıcı unsurları cesaretlendirmekle suçladı.
Artık ABD ve AB’nin keskin bir rota düzeltmesine ihtiyacı var. Hem Biden yönetiminin hem de Avrupa Komisyonu politikalarının bölgede yıllardır yaşanan en ciddi güvenlik krizine katkıda bulunduğu açık. Belgrad’ı yatıştırmaları Kosova’nın yanı sıra, yine Sırbistan’ın desteklediği Sırp milliyetçi militanlığının aynı şekilde ana iç güvenlik tehdidi olduğu Bosna ve Karadağ gibi komşu ülkeleri de tehlikeye attı.
ABD ile AB’nin Kosova’ya yönelik yaptırımları tersine çevrilmeli ve bunların yerine Vučić rejimine yönelik kısıtlamalar getirilmeli. Sırbistan’ın AB’ye katılım çabaları da Belgrad gerginliğin azaltılması ve Kosova’nın bağımsız bir devlet olarak var olduğu gerçeğinin işlevsel olarak kabul edilmesi konusunda ciddi bir kararlılık gösterene kadar dondurulmalı. Ve henüz Kosova’nın bağımsızlığını tanımayan beş AB üye ülkesi, kıtanın bunu karşılayamayacağı bir zamanda Avrupa’nın büyük bir güvenlik sorununu daha da kötüleştirmedeki rollerinden dolayı kınanmalıdır.
O zamana kadar Batılı diplomatlar ne kadar istese de diyaloğa anlamlı bir dönüş olamaz.
Photo: Police officers patrol in the aftermath of a shooting, on the road to Banjska village in Kosovo [Ognen Teofilovski/Reuters]
Çeviri: Ömer Miraç APAYDIN | EUROPolitika Dergisi Çeviri Ekibi
Orijinal Makale: The flare-up of violence in Kosovo shows the folly of the west’s appeasement of Serbia