İtalya’da Sağın Yükselişi

Özge Berfin Yetkin

Avrupa’da yükselen sağ eğilim, özellikle İtalya’da belirgin bir biçimde kendini göstermektedir. Radikal sağın yükselişinin temelinde, tarihsel süreçten günümüze dek evrilen sağ akım siyaseti ve bu akımın günümüzdeki popülist ve ayrıştırıcı dili bulunmaktadır. Avrupa genelinde sağ partilere yönelik artan destek, özellikle İtalya’da Giorgio Meloni liderliğindeki Fratelli d’Italia partisinin etkisiyle ön plana çıkmaktadır. Meloni’nin vurguladığı temalar arasında Tanrı, vatan, aile değerleri ve göçmen karşıtlığı bulunmaktadır. Bu sağcı eğilim, Avrupa genelinde benzer partilere olan destekte artışla birlikte, siyasi manzaranın evrilmekte olduğunu göstermektedir.

Son yıllarda çoğumuzun da hakim olduğu gibi İtalya başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde radikal sağ kanata bir eğilim olmaktadır. Peki, bunun nedenleri nelerdir? Neden Avrupa’yı bir tedirginlik hali bürümüştür? Sağcılık en temelinde nedir? İşte bu yazıda, bu sorularımıza yanıtlar bulacağız. Sağ akım siyaseti anlamak için aslında çok da eskiye gitmememiz gerekiyor. 18. Yüzyıl’da doğan bu akım bize Fransız İhtilali’nin bir getirisidir. Temelinde muhafazakâr olan siyasi düşüncenin politik zemine yansımasıdır. Öyle ki, bu dönemde Fransız parlamentosunda sağ yönelimli siyasetçilerin meclis başkanının sağına oturma hareketi, onlar için gelenekselcilik ve monarşinin korunması anlamını taşımaktaydı. Tabii her düşüncenin zamanla değişmesi ve gelişmesi gibi sağ akım da zamanla kendini değiştirmiştir.

19. Yüzyıl’a geldiğimizde ise sağ düşünce temelinde muhafazakârlığa adeta bir tanım niteliğindeydi. Kendini özünde din, ahlak ve gelenek gibi değerlerle tanımlıyordu. 20. Yüzyıl’ın ilk yarısında ise ulus devletleşme furyasının etkisinde kalan sağ akım kendini otoriter ve faşist düzenlerin ideolojik alt yapısı olarak bulmuştur. 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısında, İkinci Dünya Savaşı’nın da bitimiyle sağ akım yerini demokratikleşme dalgalarına bırakmıştır ama günümüzün yani 2000’li yılların yükselen ırk, millet ve din kavramlarının popülizmin ayrıştırıcı dili doğrultusunda şekillendirdiği “radikal sağ” hareketiyle gündeme tekrar oturmuştur. Sağ hareketler genel olarak toplumsal düzenin ve hiyerarşik toplumsal yapının kaçınılmaz olduğunu savunsa da bu düzenin doğal olduğunu ve bireysel düzene tercih edilmesi gerektiğini de savunuyorlar. Tarihsel olarak muhafazakâr düşünce, bireyciliği ve aşırı materyalizmi önlemek için gelenekleri korumaya odaklandı. Bu nedenle geçmişten günümüze sağ akımlar din ve milliyetçilik temelleri üzerine inşa edilmiştir. Ülkeden ülkeye farklılık gösterse de dini yapının korunması sağ akımlar için önemli bir önceliktir. Ancak milliyetçilik kavramı 20. yüzyıla aittir.

19. yüzyılda ırksal ve etnik unsurlara odaklanıldığını, 2010’dan sonra ise dışlayıcı bir “milli” çerçevede sunulduğunu belirtmekte fayda var. Peki bu sağ hareket günümüzde adeta bir gündem olan İtalya’yı nasıl etkilemiştir? 19. yüzyılın başlarında Giuseppe Mazzoni, Giuseppe Garibaldi ve Sarinya kralı 2.Vittor Emanuele’nin desteği ile ayrı ada parçalarından oluşan İtalya birleşmiş ve milli birliği kurulup İtalyan krallığı kurulmuş oldu. 19. yüzyıl sonlarına kadar liberal olan İtalya 1. Dünya savaşında çıkan karışıklığı lehine kullanan Benito Mussolini’nin başa gelmesi ile faşist bir rejime geçmiş oldu. 46’da ise Cumhuriyet rejimine geçen İtalya, Mussolini döneminin ardından iktidara gelen ilk aşırı sağcı iktidar ve Meloni ile rejim değişikliğine gitmiş ve İtalya tarihinde bir ilk olarak kadın bir başbakan seçilmiştir. Böylece son zamanlarda Avrupa’nın büyük bir çoğunluğunda da baskın olan sağ rejim İtalya’yı da etkilemiş oldu. Meloni’nin sağ görüş çerçevesinde yürüttüğü seçim kampanyasında en çok değindiği kavramlar Tanrı ve vatan olmuştur. Bunun yanı sıra İtalya halkının hassasiyeti olan aile ve genç nüfus sorunu gibi konuları da göz ardı etmeden seçmenin oyunu kazanmıştı. Meloni’nin en fazla dikkat çeken çıkışlarından biri ise yabancı karşıtlığı ve mülteci sorunu üzerinedir. Tabii ki bu sağ kökene yönelim bir tek İtalya’yı kapsamamakta.

Son 5 yıl içinde sağ partilere oy kullanan insanların sayısı bir hayli artmış bulunmakta. Rakamlara bakıldığında en az 30 milyon Avrupalının aşırı sağ partiler lehine oy kullandığı tespit edilmiştir. Son seçimlerin gösterdiği verilerin yüzdesine bakarak da sağın yükselişini görebiliriz. Finlandiya’da %18, İsveç’te %13, Danimarka’da %21, İsviçre’de %29, Avusturya’da %35, Fransa’da %14, Hollanda’da %10, Macaristan’da %21 oy almışlardır. Bu verilerden yola çıkarak örnek vermemiz gerekirse İsviçre’de yapılan seçimlerde Neo-Nazi temelli bir siyasi parti olma özelliğini taşıyan İsveç Demokratları, sandıktan ikincilikle çıkmıştır. Macaristan’da, göçmen karşıtlığı söylemleri sertleşmiş, Polonya’daki LGBT+ karşıtlığı konusundaki tavırları katılaşmış, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde sağ popülist retoriğe sahip olan Meloni’nin zaferini desteklemişlerdir. Giorgio Meloni başkan olmadan önce de göç konusu onun ele aldığı en önemli konulardan biri olmuştu.

Başa geldiğinde ise halka düzensiz göçmenlerin Akdeniz’i geçmesini engellemek için deniz ablukasını uygulamak olduğunu söylemiştir ve beklenen üzere başa geldiğinde de ilk değindiği konu düzensiz göç olmuştur. Ancak başa geldiğinde izlediği yol beklenenin aksine olmuş ve izlediği bu farklı yol ile 1,5 milyona yakın göçmenin yasal kanallarla gelebileceği bir yasa çıkarmıştır. Üzerinde en çok durduğu bir diğer konu ise İtalyan’ın kilit sorunu olduğunu düşündüğü aile değerleri ve onun bağlayıcılığıdır. İtalya her zaman aile değerlerine ve kültürüne önem veren bir ülke olmuştur ve Meloninin de bu köklü konu üzerinde politikasının temellerini atması onun için büyük bir artı olmuştur. Tabii bunların yanı sıra ekonomi, ulusal güvenlik, Avrupa Birliği ile ilişkilerle alakalı politikaları da kıymetlidir. Kendisinin de taban olarak benimsediği milliyetçilik ve patriotizm politikaları ve onun liderlik ettiği Fratelli d’Italia partisiyle birlikte bu güçlü sağ akımını geliştirmekte, genişletmekte ve daha büyük kitlelere yaymaya başlamıştır. Bu da kendisinin de artık Avrupa’da gelişen sağcılığa bir nevi öncülük ettiğini ve bu rejimin de gittikçe büyümekte olduğunu göstermektedir. Bu da kafalarımızda bu rejimin nelere yol açacak, dünya nereye gitmekte gibi konuları ortaya çıkarmıştır.

Photo: BBC, Medyascope

Referanslar:

Schwartz Peter (2019,  9Mart) İtalya’da neden aşırı sağ kazandı. https://www.wsws.org/tr/articles/2018/03/09/ital-m09.html sitesinden alınmıştır.

Cengiz Erişen (2022) Sağ ve sol, siyaset.https://ansiklopedi.tubitak.gov.tr/ansiklopedi/sag_ve_sol_siyaset sitesinden alınmıştır.

Ömer Miraç Apaydın (2023, 9 Eylül) İtalya’daki Aşırı Sağın Lideri Endişelenmeyi Bırakıp Göçü Sevmeyi Nasıl Öğrendi?

Övgü Pınar (2018, 5Mart) İtalya seçimlerine aşırı sağ ve popülistlerin yükselişi damga vurdu, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43285240 sitesinden alınmıştır.

Eren Alperen Yılmaz (2022, 7Ekim) Avrupa’da “aşırı sağ” popülizmi ve yükselen milliyetçilik dalgası, https://www.indyturk.com/node/560996/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/avrupada-a%C5%9F%C4%B1r%C4%B1-sa%C4%9F-pop%C3%BClizmi-ve-y%C3%BCkselen-milliyet%C3%A7ilik-dalgas%C4%B1 sitesinden alınmıştır.

Total
0
Shares
Previous Post

Marine Le Pen, sertleştirilmiş göçmen yasa tasarısında büyük zafer elde etti

Next Post

AB seçimlerinde ‘Medeniyetler Çatışması’ ufukta görünüyor

Related Posts