Fransa’da Bölgesel Seçimler Başkanlık Seçimlerinin Provası Olabildi Mi?

Seda KARATABANOĞLU

 

By Seda Karatabanoğlu

Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi önemli bir prova olarak görülen bölgesel seçimler, en güçlü iki aday olarak değerlendirilen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve aşırı sağ lideri Marine Le Pen’in hezimetiyle sonuçlandı. Seçime damgasına vuran diğer bir husus ise merkezi siyasetin yeniden sahne çıkması.”

Fransa’da bölgesel seçimler neyi ifade ediyor?

Mart ayında yapılması planlanan bölgesel seçimler, Covid-19 pandemisi nedeniyle 20 ve 27 Haziran tarihlerinde iki turda gerçekleşti. Koltuk sayısının nüfusa göre belirlendiği il ve bölge meclis seçimleri yerel konulara odaklansa da Nisan 2022’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin provası olarak görüldüğünden ulusal siyaset için ipuçları vermesi bekleniyordu. Ancak Macron, seçimden önce bölgesel düzeydeki sonuçlardan gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için hiçbir ders çıkarmayacağını belirtmişti.

Her partinin aday listesi belirlediği bölgesel seçimlerde adayların ilk turda oyların yüzde ellisinden fazlasını alamadığı durumda, oyların yüzde onunu olan partiler ikinci tura kalıyor. Yüzde beş liste birleşme eşiğini geçen partiler listelerini birinci ve ikinci turda birleştirebiliyorlar. Bölge meclis üyelikleri nisbi sistemle belirleniyor. Buna göre, oyların çoğunluğunu alan partinin adayları sandalye sayısının bir kısmını kazanmış oluyor.

 

Deniz aşırı bölgeler dahil 17 bölgede ve 96 ilde toplam 4 bin 100 meclis üyesinin belirlendiği seçimlerde 16 bine yakında aday yarıştı. Seçimlerde oy kullanma hakkına sahip 48 milyon seçmenden yüzde 32’si ilk turda, yüzde 34’ü ise ikinci turda sandığa gitti. 2015 yılında gerçekleşen bir önceki seçimde katılım oranının yüzde 43 olması bu yılki seçimin sonuçları kadar katılım oranının tartışılmasına da neden oldu.

 

Beşinci Cumhuriyet’in en düşük katılımlı seçimi

 

Beşinci Cumhuriyet’in başladığı 1958’den bu yana katılımın bu denli düşük olduğu önemli bir seçim yaşamayan Fransa’da halk bu kez oy vererek değil, vermeyerek tepkisini gösterdi. Seçmenin söz konusu boykotu aynı zamanda bölgesel seçimlerden umudu olmadığı, değişimin sadece cumhurbaşkanlığı seçimleriyle gerçekleşeceği anlamını taşıyor. 18-24 yaş arasındaki nüfusun neredeyse yüzde 90’ı sandığa gitmediği göz önüne alındığında cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı olacak adayın önce gençleri sandığa ikna etmesi gerekiyor. Düşük katılımın temsil ve meşruiyet sorunu yarattığı seçimin için Macron cephesinden “demokrasiye atılmış bir tokat” yorumu geldi. Le Pen ise partisinin başarısızlığını düşük katılıma bağladı.

 

 

Macron siyaseti iflas mı etti?

 

2017 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine, partisiz olarak La République en Marche (Yürüyen Cumhuriyet, Cumhuriyet Yürüyüşü- LREM) hareketiyle giren Macron’un benimsediği “En même temps” (Aynı anda) siyaseti hem sağı hem solu kapsıyordu. İlk turda yüzde 23 oy olan Macron’u aşırı sağ lider Le Pen, yüzde 21 oyla takip ediyordu. Katılım oranının yüzde 75 olduğu ikinci turda Macron, oyların yaklaşık yüzde 65’inin alarak cumhurbaşkanı oldu. Sol seçmenin de Le Pen’in önüne kesmen için oy verdiği Macron, kritik her meselede sağ seçmeni yanında tutabilmek için yaptığı manevralar iflas etmiş olacak ki bölgesel seçimlerde ülke çapında toplam yüzde 7 oy aldı. LREM’in mecliste elde etmiş olduğu salt çoğunluğun kendi başarısı olmaktan ziyade 2017 seçimlerinde eski siyasi oluşumlardan sıkılan seçmenin kendisini umut olarak gördüğü ve artık bu umuda tutunmadığı gün yüzüne çıkmış bir gerçek. Macron’un vadettiği reformları yerine getirmekte zorlanması LREM’in zayıflamasına yol açtı ve merkezi siyasete alan açıldı.

Merkez sağ parti Les Républicains (LR – Cumhuriyetçiler) ve ittifakları 13 bölgeden 7’sini kazanırken (Ile-de-France, Hauts-de-France, Provence-Alpes-Côte d’Azur Auvergne-Rhône Alpes, Grand-Est, Normandie, Pays de la Loire ve), solda birlik ve sol-ekolojist yapılar ise 5 bölgeyi (Bourgogne-Franche Comté, Bretagne, Occitanie, Nouvelle-Aquitaine Centre-Val de Loire,) kazandı. Korsika’da ise Gilles Simeoni’nin önderlik ettiği bağımsızlık yanlısı siyaset kazandı. Böylelikle sağ siyaset oyların yüzde 45’ini sol siyaset ise yüzde 32’sini aldı.

 

Seçimin kârlı çıkanı: Xavier Bertrand

Seçimden kârlı çıkan siyasetçi ise Xavier Bertrand oldu. Yüzde 52,37 oyla Hauts de France bölgesinin başına yeniden seçilen merkez sağ siyasetçi Bertrand, daha önce cumhurbaşkanlığı seçiminde Macron’a rakip olacağını açıklamıştı. Aşırı sağa karşı oluşturulan birliğin imarı olarak anılan Bertrand’ın başarısı, batı toplumlarında popülizmin yarattığı hoşnutsuzluk akımının yanı sıra ılımlı siyasete duyulan ilginin sonucu olarak değerlendiriliyor. 2005-2007 arasında sağlık bakanı, 2007-2012 arasında çalışma bakanı olarak ise görev yapan Bertrand, sonuçlardan memnun olduğunu belirterek, aşırı sağı güçlü bir biçimde geri ittiklerini ve sonuçların yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri için umut verdiğini söyledi. Devamını okumak için.

 

 

Total
0
Shares
Previous Post

Almanya’nın Seçimi”: Siyasi Partiler ve Gelecekteki Türkiye Politikaları

Next Post

1969 – 1975 Yılları Arasında Avrupa’da Yaşanan Terör Olaylarının Avrupa Tarihine Etkileri

Related Posts