Amerika Birleşik Devletleri büyümüş Batının ortaya çıkışını desteklemezse korkunç sonuçlar doğacaktır: tarihsel hoşnutsuzluklar hayata geçirilebilir, yeni ilgi çatışmaları ortaya çıkabilir ve öngörüsüz-rekabetçi ortaklıklar şekil alabilir. Rusya, Batıdan ayrılmanın verdiği güçle bu enerji varlıklarından yararlanabilir ve kendi emperyal hırsları yeniden canlandırarak daha fazla uluslararası kargaşaya katkıda bulunup hızla Ukrayna absorbe etme arayışına girebilir.
Yükselme Çağında ABD’ nin Büyük Stratejisi
Makale: Zbigniew Brzezinski
Önümüzdeki birkaç on yıl boyunca Amerika Birleşik Devletlerinin merkezi olma mücadelesi kendisini canlandıracak olup daha büyük bir Batıyı teşvik ederken, Çin’ in yükselen küresel durumu ile birlikte Doğudaki karmaşık dengeyi destekleyecektir. Batıyı büyütme konusunda ABD’ nin başarılı çabası batıyı dünyanın en dengeli ve demokratik bölgesi yapacaktır, ve bu durum prensipte güçleri birleştirme arayışıdır. İşbirlikçi daha büyük bir Batı – Kuzey Amerika ve Avrupa’ dan Avrasyaya büyüme (sonuç olarak Rusya ve Türkiye’nin kucaklayarak), Japonya’ dan Güney Kore’ ye heryer – diğer kültürlerden Batının temel ilkelerinin cazibesi ile yükselecektir, dolayısıyla evrensel demokratik siyasi kültürün aşamalı doğuşu teşvik edilecektir.
Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri işbirlikçi olarak ekonomi dinamiklerine katılmaya devam etmektedir fakat potansiyel olarak Doğu ile çatışmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin birbirlerine çok fazla uyum sağlarsa Asyadaki istikrar umutları büyük ölçüde artacaktır. Bu Çin ve Japon arasındaki gerçek uzlaşmanın teşvik edilmesi ve Çin ve Hindistan arasındaki artan düşmanlığın önüne geçilmesiyle muhtemeldir.
Dünyanın merkezi ve en önemli kıtası olan Avrasyanın hem batı hem de doğu kısımlarına etkin olarak cevap vermek için Amerika Birleşik Devletleri ikili rol oynamalıdır. Batı da daha büyük ve geniş birliğin girişimcisi ve garantörü olmalıdır ve Doğu da önemli güçler arasında dengeleyici ve uzlaştırıcı olmalıdır. Her iki rol önemlidir ve her birinin birbirini desteklemesi gerekmektedir. Fakat güvenilirliği ve kapasitesini başarıyla sürdürebilmek için Amerika Birleşik Devletleri dünyaya ülkesinde kendini yenileyebilecek iradeye sahip olduğunu göstermelidir. Amerikalıların, yenilik, eğitim, kuvvetler dengesi ve diplomasi gibi ulusal gücün daha ince boyutları ve siyasi liderlik kalitesine daha fazla önem vermesi gerekmektedir.
DAHA BÜYÜK BATI
Yenilenmiş Batının girişimcisi ve garantörü olarak Amerika Birleşik Devletlerinin başarılı olması için Avrupa ile sıkı bağlar sağlanması, NATO’ ya taahüdünün sürdürülmesi ve hem konuksever Türkiye hem de gerçekten demokratik Rusya’ nın Batıya adım adım dahil edilmesiyle Avrupa ile birlikte yönetilmesi gereklidir. Batının geopolitik bağlantısını garanti etmek için Washington Avrupa güvenliğinde aktif kalmalıdır. Avrupa Birliğinin daha derin olarak birleşimi teşvik edilmelidir: Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık arasındaki yakın işbirliği – Avrupanın merkezi politik, ekonomik ve askeri düzeni – sürmeli ve genişletilmelidir.
Batı birliğini korurken Rusya’ nın ele alınması için Fransız-Alman-Polonya istişari üçgeni Polonya ve Rusya arasında devam eden ama yine de zayıf uzlaşmanın geliştirilmesinde yapıcı bir rol oynayabilir. EUS desteği Rusya – Polonya uzlaşmasının oluşturulan Alman – Polonya uzlaşması kadar daha kapsamlı olmasına yardımcı olacaktır böylelikle her iki uzlaşma Avrupa da daha büyük istikrar sağlayacaktır. Fakat Rusya – Polonya uzlaşmasının sağlamlaştırılması için hükümet seviyesinin kapsamlı kişiler arası temaslar ve ortak eğitim teşvikleri ile sosyal seviyeye getirilmesi gereklidir. Popüler tutumlarda temel değişiklikleri esas almayan hükümet tarafından yapılan çıkara yönelik uyumlaştırmalar son olmayacaktır. Model Paris ve Bonn arasında en yüksek seviyede başlatılan II Dünya Savaşı sonrası Fransız – Alman dostluğu olmalıdır ve sosyal ve kültürel seviyede başarıyla teşvik edilmelidir.
Amerika Birleşik Devletleri Batının daha büyümesini desteklemezse korkunç sonuçlar doğacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Batıyı büyütme arayışı içerisinde olduklarından Rusya bizzat AB ile daha yakın bir ilişki kurmaya gayret edecektir. Amerika Birleşik Devletlerinin liderliği eğer Rusya zengin Batı ve dinamik Doğu arasında nispeten boş ve gelişmemiş alanda kalırsa Rusya’ nın geleceğinin belirsiz olacağı gerçeği ile yüzyüze kalacaktır. Rusya’ nın bazı Orta Asya devletlerini Başbakan Vladimir Putin’ in Avrasya Birliği adı verilen düşüncesi ile birleşmeye ikna etse ile bu değişmeyecektir. Rusya halkının önemli bir kısmı hükümetin Avrupa Birliğine üye olmasından yana olmasına rağmen birçok Rus özellikle demokratif reform ile ilgili olarak üyelik için birçok yeterli standardın tam olarak ne olduğundan habersizdir. Avrupa Birliği ve Rusya’ nın birbirine yakınlaşma sürecinin ara sıra durması, tekrar ilerlemesi, aşamalı olarak ilerlemesi ve geçiş ayarlamalarının yapılması muhtemeldir. mümkün olduğu ölçüde sosyal, ekonomik, politik ve güvenlik seviyeleri ile ilgili olarak eşzamanlı ilerleme sağlamalıdır.
Sosyal etkileşimler için daha fazla fırsatlar, giderek artan benzer yasal ve anayasal düzenlemeler, NATO ve Rus ordusu arasındaki ortak güvenlik çalışmaları ve sürekli genişleyen Batı içinde politika koordinasyonu için yeni kurumlar gibi düzenlemelerin tümü Rusya’ nın AB nihai üyeliğine hazır olmasını arttıracak sonuçlardır. 2025’ den sonra daha büyük bir Batı oluşumunu tasavvur etmek hayal değildir. Sonraki on yıllar süresince Rusya AB ve NATO standartları ile uyumlu kapsamlı kanuna dayalı demokratik bir dönüşüm yaşayacaktır ve Türkiye tam AB üyesi olacaktır, her iki ülke ile transatlantik bir topluluk bütünleşmesi sağlanacaktır. Fakat bu meydana gelse bile derin geopolitik çıkar topluluğu Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa (Türkiye dahil) ve Rusya arasında doğabilecektir.
Rusya tarafından batıya bir yönelimin başlamasının ve Ukrayna ve AB arasında daha sıkı bağların desteklenmesine rağmen ortak bir danışma organının kurumsal merkezi (veya belki de ilk olarak genişletilmiş Avrupa Konseyinin) konumu Batı’nın yenilenen canlılık ve genişleyen kapsamı semboli olan Kiev Rus’ un eski başkentinde bulunan Kiev de yer alabilir.
Amerika Birleşik Devletleri büyümüş Batının ortaya çıkışını desteklemezse korkunç sonuçlar doğacaktır: tarihsel hoşnutsuzluklar hayata geçirilebilir, yeni ilgi çatışmaları ortaya çıkabilir ve öngörüsüz-rekabetçi ortaklıklar şekil alabilir. Rusya, Batıdan ayrılmanın verdiği güçle bu enerji varlıklarından yararlanabilir ve kendi emperyal hırsları yeniden canlandırarak daha fazla uluslararası kargaşaya katkıda bulunup hızla Ukrayna absorbe etme arayışına girebilir.
AB geçiş ile üye Avrupa devletleri daha büyük ticari fırsatların arayışında olacaktır, ardından Rusya ile uyum sağlama arayışına gireceklerdir. Almanya veya İtalya’ nın ekonomik kendi çıkarlarının Rusya ile özel ilişkilerin geliştirilmesine sebep olacağı senaryosu düşünülebilir. Fransa ve Birleşik Krallık Almanya’ ya güvensizlik duyarak ek ABD güvenlik teminati ile ayrıca Polonya ve Baltık devletler ile yakın ilişki kurabilir. Sonuç giderek parçalanan ve artan kötümserliğe sahip Batı yerine yeni ve daha canlı Batıdır.
KARMAŞIK DOĞU
Bir dağınık Batının Çin’ in global ilgisi ile rekabet etmesi mümkün değildir. Şimdiye kadar Çin üniversal olarak kendi personelini gösteren ideolojik dogmayı açıkça belirtmemiştir, ve Amerika Birleşik Devletleri Çin ile ilişkisinde ideolojik merkezi odaklanma yapmamaya dikkat etmiştir. akıllıca hem Washington hem de Pekin küresel ilişkilerinde “yapıcı ortaklık” kavramını kabul etmiştiri ve Amerika Birleşik Devletleri, Çin’ in ciddi insan hakları ihlaline rağmen bütün olarak Çin sosyoekonomik sistemini küçümsememeye dikkat etmektedir. Endişeli bir Amerika Birleşik Devletleri ve kendine aşırı güvenen Çin’de artan siyasi düşmanlık başgösterirse her iki ülke için karşılıklı yıkıcı ideolojik çatışma ile yüzyüze gelme ihtimali çoğalmaktadır. Washington Pekin’ in başarısının zulme dayanndığınır ve ABD ‘nin ekonomik refahına zarar verdiğini iddia edebilir; Pekin de ABD mesajının Çin sistemini zayıflatmak ve hatta muhtemelen bölmek olarak yorumlayabilir. Aynı zamanda Çin gende Batıya ve bilhassa Amerika Birleşik Devletlerine olan tarihi bir düşmanlığın serglendiği gelişen dünyaya karşı cazip olan Batı üstünlüğünün başarılı şekilde reddini vurgulayabilir. Bu senaryo her iki ülkenin karşılıklı verimliliğine zarar verebilir. Dolayısıyla karşılıklı çıkarları ABD ve Çin’ in ilgili sosyoekonomik sistemlerinin ayırt edici özelliklerini evrenselleştirmek ve birbirlerini şeytanlaştırmak için jeolojik kısıtlama ve şeytana uymaya direnmesini söylemektedir.
Asya da ABD’ nin bölgesel denge rolü 19. yüzyıl ve yirminci yüzyılın başlangıcındaki Avrupa devletleri arası siyasette Birleşik Krallığın oynadığı rolü tekrarlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri potansiyel düşmanları arasında anlaşmazlıklara aracılık ederek ve güç dengesizliklerini dengeleyerek bölgesel güç olma konumunda Asya devletlerine yardım etmektedir. Böyle yaparak Çin’ in Uzak Doğu toprakları üzerinde istikrarı sürdürerek özel tarihi ve jeopolitik rolüne saygı göstermektedir. Bölgesel istikrara dair Çin ile diyalog kurarak sadece ABD – Çin anlaşmazlıkları olma olasılığını düşürmekle kalmayıp Çin ve Japon veya Çin ve Hindistan hatta bir noktada Çin ve Rusya arasındaki Orta Asya devletlerinin bağımsız durumu ve kaynakları üzerinde yanlış hesap yapılma olasılığını azaltmaktadır. Dolayısıyla Asya da Amerika Birleşik Devletlerinin denge mücadelesi Çin’ in çıkarına yöneliktir. Aynı zamanda ABD Asya’ da ki istikrarın artık Asyalı olmayan bir güç ile empoze edilmemesini istemektedir ve en azından ABD askeri gücünün doğrudan uygulanmasını istememektedir. Nitekim ABD’ nin Asya istikrarını destekleme çabası kendiliğinden yenilgiye uğrayan Washington’ un bilhassa yirminci yüzyılda Avrupa da trajik olayların bir tekrarı şeklinde potansiyel olarak sonuçlanacak son savaşlarının pahalı bir tekrarı olacağı kanıtlanacaktır. Amerika Birleşik Devletleri Hindistan ile bir anti-Çin ittifakı (veya daha az olasılıkla, Vietnam ile) tasarlarsa veya Japonya’da bir anti-Çin askerileşmesini desteklerse tehlikeli bir karşılıklı kırgınlık meydana gelecektir. Yirmi birinci yüzyılda Asya topraklarındaki jeopolitik denge Asya dışı güçler ile harici askeri ittifaklara dayalı değildir.
Asya da ABD’ nin dış politikasının temel ilkesi Japonya ve Güney Kore ile ABD yükümlülükleri korumak olmalıdır, ancak toprağında Asya güçleri arasında bir savaş çıkmasına izin vermemektedir. Amerika Birleşik Devletleri 50 yılı aşkın süredir Japonya ve Güney Kore’ye yerleşmiştir ve bu ülkelerin bağımsızlığı ve kendine güveni uzun zamandır devam eden ABD antlaşması taahhütlerin sağlamlığı ile ilgili herhangi bir şüphe ortaya çıkacak olsaydı – Pasifikteki ABD rolü ile birlikte – paramparça olacaktı.
ABD – Japon ilişkisi bilhassa önemlidir ve ABD – Japon – Çin işbirliği üçgeni geliştirilmesi için çaba gösterilmektedir. Bu üçgen Çin’ in bölgedeki varlığının kendisini göstermesi ile stratejik endişeler ile ele alınan bir yapı sunmaktadır. II Dünya Savaşından sonra Avrupa da siyasi istikrar Fransız-Alman uzlaşmasından Almanya-Polonya uzlaşmasına ilerleyici genişlemesi olmadan gelişmeyecekti, derinleşen Çin – Japon ilişkisinin bilinçli büyümesi Yakın Doğuda daha büyük bir istikrar noktası olarak görev yapacaktır.
Bu üçgen ilişki bağlamında, Çin – Japon uzlaşması daha kapsamlı ABD – Çin işbirliğini arttırmaya ve güçlendirmeye yardımcı olacaktır. Çin Amerika Birleşik Devletlerinin Japonya’ ya taahhüdünü bilmektedir, ve iki ülke arasındaki bağların derin ve güçlü olduğunu, ve Japonya’ nın güvenliğinin doğrudan ABD’ ne bağlı olduğunu bilmektedir. Ve Çin ile anlaşmazlığın karşılıklı olarak yıkıcı olacağının bilincindedir. Tokyo ABD’ nin Çin’ e taahüdünün dolaylı olarak Japonya’ nın kendi güvenliğine katkı sağladığını anlamıştır. Bu bağlamda Çin Japon güvenliği için ABD desteğini tehdit olarak görmemektedir ve de Japonya daha yakın ve kapsamlı ABD-Çin ortaklığını kendi çıkarına tehlike olarak görmemektedir. Daha derin ve üçgen bir ilişki Yuan para biriminin dünyanın üçüncü rezerv para birimi haline geleceği endişelerini de azaltmaktadır, dolayısıyla mevcut uluslararası sistemde mevcut olan Çin’ in payını pekiştirirken Çin’ in gelecekteki rolü üzerinde ABD endişelerini azaltmaktadır.
Artan bölgesel uzlaşma ayarlarına bakarak, ikili ABD-Çin ilişkilerinin büyüdüğünü varsayarak, üç hassas ABD-Çin sorunu barışçı yollarla çözülebilecektir: ilki yakın gelecekte, ikincisi sonraki birkaç yıllık sürede ve üçüncüsü muhtemelen on yıl içerisinde. Ilki Amerika Birleşik Devletlerinin Çin karasularının kenarlarında ve de Çin ekonomik bölgenin parçası olan uluslararası sular içinde düzenli ABD deniz devriyeleri keşif operasyonlarını yeniden değerlendirmelidir. Pekin’ e provokatif olacağı gibi ters durumda Washington’ a provokatif olacaktır. Ayrıca ABD ordusu keşif görevleri çeşitli kasıtlı olmayan çarpışma riski taşımaktadır çünkü Çin hava kuvvetleri genellikle bu görevlere yakından denetim için savaş uçakları göndererek cevap vermektedir ve bazen ABD uçaklarını taciz etmektedir.
İkinci olarak Çin’ in askeri özelliklerinin modernleştiğine bakarak bu durumun Amerikanın Japonya ve Güney Kore taahhütleri üzerinde yasal ABD güvenlik endişelerine sebep olmasıdır. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin uzun dönemli askeri planlamaya dair sürekli görüşmektedir ve karşılıklı güvence önlemleri aramaktadır.
Üçüncü olarak Tayvanın gelecekteki durumu iki ülke arasındaki en ihtilaflı mesele haline gelebilir. Washington artık Tayvan’ ı egemen bir devlet olarak tanımamaktadır ve Pekin’ in Çin ve Tayvan’ ın tek ulusun parçası olduğu görüşünü onaylamaktadır. Fakat aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri Tayvan’ a silah satmaktadır. Dolayısıyla, uzun dönemli ABD – Çin uzlaşması belirsiz bir süre ABD ordu silahları ile korunan ayrı bir Tayvan Çin düşmanlığının artmasını provoke edecektir. Eski Çin Lideri Deng Xiaoping’ in Hong Kong için “ bir ülke, iki sistem” formülünün yeniden tanımlandığı “bir ülke, çeşitli sistemler” formülü ana hatları ile bir çözüm Taipei’ nin Çin ile tekrar bir araya gelmesine dayanak oluşturacaktır, ve Tayvan ve Çinin farklı politik, sosyal ve askeri düzenlemeleri sağlamasına olanak sağlayacaktır (bilhassa, adada Halk Kurtuluş Ordusu askerlerinin konuşlandırılması hariç). Tam formüle bakılmaksızın, Tayvan ve anakara arasındaki Çin’ in artan gücü ve giderek büyüyen sosyal bağlantılarına bakarak Tayvan’ ın belirsiz bir süre Çin ile daha resmi bir bağlantı kurmaktan sakınacağı şüphelidir.
KARŞILIKLI İŞBİRLİĞİ
1500 YIL ÖNCE, ilk milenyumun ilk yarısı süresince Avrupa’nın nispeten uygar bölümlerinin siyasetinde büyük ölçüde Roma İmparatorluğu’nun iki farklı yapıdaki doğu ve batı yakasının birlikteliği baskındı. Çoğu zaman başkenti olan Roma’ nın bulunduğu Batı İmparatorluğu yağmacı barbarlar ile kuşatılmıştı. Kapsamlı ve pahalı tahkimat şeklinde yurtdışında konuşlanan birlikleri ile Roma siyasi olarak aşırı büyümüştü ve beşinci yüzyılda neredeyse iflasın eşiğine gelmişti. Bu arada hristiyan ve putseverler arasındaki bölücü çatışmalar Roma’ nın sosyal uyumluğuna zarar vermiştir ve ağır vergiler ve yolsuzluk ekonomik canlılığı kırmıştır. 476 da barbarlar tarafından Romulus Augustulu’ nun öldürülmesi ile Batı Roma İmparatorluğu resmen çökmüştür.
Aynı süre boyunca, Doğu Roma İmparatorluğu – daha sonra Bizanslılar olarak bilinecektir – daha dinamik kentsel ve ekonomik büyüme göstermiştir ve diplomatik ve güvenlik politikalarında daha başarılı olduğunu kanıtlamıştır. Romanın çöküşünden sonra Bizanslılar yüzyıllarca ayakta kaldı. Eski Batı İmparatorluğunun bazı kısımlarını yeniden fethetti ve onbeşinci yüzyılda Osmanlı Türklerinin yükselişine kadar orada yaşadı (sonradan çok anlaşmazlık olmasına rağmen).
Romanın beşinci yüzyılın ortalarında yaşadığı güçlükler Bizanslıların daha umutlu düşüncelerine zarar vermemiştir, çünkü o günlerde dünya coğrafik olarak izole olan siyasi ve ekonomik olarak birbirinden ayrı kısımlar halindeydi. Birinin kaderi diğerini doğrudan ve hemen diğerinin beklentilerini eklemiyordu. Fakat bu artık mümkün değil. Bugün iletişimin çabuklaşması ile ve finansal ticari işlemlerin neredeyse anında oluşan hızla yapılması dünyanın birçok gelişmiş kısımlarının birbirine bağlı olmasına sebep olmaktadır. Günümüzde 1500 yıl öncesinin aksine Batı ve Doğu birbirinden uzak duramamaktadır: ilişkileri ya karşılıklı işbirliği yada karşılıklı zarar şeklinde olmaktadır.
Bu makale Yusuf ERTUĞRAL tarafından Euro Politika Dergisi için tercüme edilmiştir.
Orijinal Makale: Balancing the East, Upgrading the West U.S. Grand Strategy in an Age of Upheaval [Ocak -Şubat 2012 sayısı] https://www.foreignaffairs.com/articles/2011-12-13/balancing-east-upgrading-west