COVİD-19 SONRASI AB’NİN GELECEĞİ ÜZERİNE BİR PROJEKSİYON: KRİZLER VE DEĞİŞİMLER

europolitika

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Avrupa Birliği aynı bir organizma gibi hayatta kalabilmek için sürekli bir dönüşüm içerisindedir ve gücü de bu değişime açık yapısından ileri gelmektedir. Son zamanlarda küresel düzeyde yaşanan Covid-19 salgını da elbette AB’nin maruz kaldığı krizler dizisine bir yenisi olarak eklenmiştir. Bu çalışmada ilk olarak AB’nin siyasî niteliğinin ön plana çıkmaya başladığı 2000’li yıllarda yaşadığı dönüşüm, uluslararası sistemdeki güncel gelişmeler ışığında ve genişleme-derinleşme sorunsalı bağlamında ele alınacaktır. Uzun zamandır Birliğe yeni bir üyenin dâhil olmaması, İngiltere’yle yolların ayrılması, Yeni Kaledonya sorunundaki gibi denizaşırı toprak kayıpları, kıtada bulunan bazı üyelerin çıkmayı tartışması gibi gelişmeler, genişleme-derinleşme ekseninde ağırlığın önümüzdeki süreçte derinleşmeye ve hatta içe kapanmaya verileceğini göstermektedir. Buna ek olarak Covid-19 süreciyle Avrupa Toplum Modeli konusu ve ortak sağlık politikaları yeniden tartışmaya açılmıştır. Covid-19 krizi aslında, AB’nin dağılması anlamına gelmemektedir. Aksine üyeler arasındaki güven krizi zaman içinde üyelerin aynı çatı altında toplanmasının ve iş birliğinin hukukî ve siyasî normlar üzerinden zeminini oluşturmak için anlamlı bir fırsat olacaktır.

 

GİRİŞ

İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da ekonomik ve sosyal açıdan bir çöküş yaşanmıştır. Bu çöküşten ancak Avrupa ülkelerinin bir araya gelerek ve iş birliği yaparak kurtulabileceği anlayan Robert Schuman gibi önde gelen Avrupalı siyasetçiler Avrupa Birliği’nin (AB) temellerini attılar. Birlik, yaşanan krizlerle ve büyüme hedefleriyle birlikte pek çok yapısal değişime maruz kalarak kendini yenilemiştir. AB’yi yaşayan canlı bir organizma gibi tasavvur edersek (Jupille, Caporaso & Checkel, 2002) bu değişimleri anlamamız daha kolay olacaktır. Aynı bir organizma gibi hayatta kalabilmek için sürekli bir dönüşüm içerisindedir. AB’nin gücü de bu değişime açık yapısından ileri gelmektedir. Son zamanlarda küresel düzeyde yaşanan Covid-19 salgını da elbette AB’nin maruz kaldığı krizler dizisine bir yenisi olarak eklenmiştir. Bu çalışmada öncelikle AB’nin siyasî niteliğinin ön plana çıkmaya başladığı 2000’li yıllarda nasıl bir dönüşüm yaşadığı, uluslararası konjonktürel değişimler ışığında ve genişleme-derinleşme paradoksu bağlamında kısaca ele alınacaktır. Ayrıca çalışmada, bu paradoksun genişlemede yaşanılan sıkıntılar neticesinde diyalektik bir ilişki hâlini aldığı ve derinleşmeye temayül ettiği ileri sürülmüştür. AB siyasetinin Covid-19 salgını dönemine rastlayan iç-dış gündemi ve meselelerine değinilecek olan çalışmada, yaşanılan krizin AB’nin siyasetine nasıl yansıdığı üzerinde durulacaktır. Ayrıca, Avrupa Toplumunun sosyal sorunlarından ve Brexit’ten bahsedilerek, Avrupa’nın salgın sonrası gidişatıyla ilgili değerlendirmelere yer verilecektir. Devamını okumak için bu linki tıklayınız. 

 

Total
0
Shares
Previous Post

Biden’ın Zaferi Avrupalı Sağ Popülistlerin Sonu mu?

Next Post

ABD Başkanlık Seçimleri | Cem TOKER ile Söyleşi

Related Posts