EDİTÖR NOTU: Söz konusu makale Editör tarafından etik kaygılar nedeniyle yayından çekilmiştir. 12. Sayımızın içindekiler kısmında söz konusu editör kararı yayınlanmıştır.
By Dr. Kudret ÇELTEKLİĞİL
Birleşik Krallık’ın geleceğinin Avrupa Birliği (AB) dışında nasıl görüneceği oldukça belirsiz ve bu da ‘Brexit’i bilinmeyene doğru bir sıçrama yapmaktadır. Bu analiz, en olası seçeneklerin avantajlarını ve dezavantajlarını gözden geçirmektedir. Brexit’ten sonra AB, dünyanın en büyük pazarı ve İngiltere’nin en büyük ticaret ortağı olmaya devam edecektir. İngiltere’de yaşayan üç milyon AB vatandaşına ve AB’de yaşayan iki milyon Birleşik Krallık vatandaşına ne olacağı önemli bir soru? Avrupa entegrasyonunun ekonomik faydaları vardır, ancak bu faydaları elde etmenin bir miktar egemenlikten vazgeçmenin siyasi bedeli ’de vardır. AB içinde veya dışında bu değiş tokuş kaçınılmazdır. Seçeneklerden biri, ‘Norveç yapmak’ ve Avrupa Ekonomik Alanı’na katılmaktır. Bu, Brexit’in ticaret maliyetlerini en aza indirecek, ancak AB bütçesine şu anda İngiltere’nin yaptığı gibi yaklaşık% 83 oranında ödeme yapılması anlamına gelmektedir. Ayrıca, mevcut AB düzenlemelerini de (kurallara karar verildiğinde masada bir koltuk olmadan) sürdürmeyi gerektirecektir. Diğer bir seçenek de ‘İsviçre yapmak’ ve AB ile ikili anlaşmaları müzakere etmek. İsviçre hala temsilsiz bir düzenleme ile karşı karşıyadır ve mallarda tek pazarın bir parçası olmak için İngiltere’nin yaklaşık %40’ını ödemektedir. Ancak İsviçre’nin, İngiltere’nin büyük bir ihracatçı olduğu bir alan olan hizmetlerde serbest ticaret konusunda AB ile bir anlaşması yoktur.
Bir başka seçenek de Dünya Ticaret Örgütü üyesi olarak tek başına gitmektir. Bu, Birleşik Krallık tarifeleri tamamen kaldıracak olsa bile, Birleşik Krallık’a daha az ticaret karşılığında daha fazla egemenlik ve gelirde daha büyük bir düşüş sağlayacaktır. Brexit, İngiltere’nin AB üyesi olmayan ülkelerle kendi ticaret anlaşmalarını müzakere etmesine izin verecek. Ancak küçük bir ülke olarak İngiltere, AB’den daha az pazarlık gücüne sahip olacaktır. Kanada’nın ABD ile ticaret anlaşmaları, bu pazarlık gücünü kaybetmenin Birleşik Krallık için maliyetli olabileceğini göstermektedir. AB’den ayrılmanın esası hakkında bilinçli bir karar vermek için, seçmenlerin İngiltere hükümetinin Brexit’ten sonra ne yapacağı hakkında daha fazla bilgi sahibi olması gerekiyor. Bu, Brexit’in Birleşik Krallık için ekonomik maliyetlerini ve faydalarını analiz eden bir brifing serisinin ilkidir.
AB’de kalma oylaması, statükoyu korumak için verilen bir oylamadır. Hükümetin AB ile müzakere ettiği yeni anlaşma, İngiltere’nin Avrupa ile mevcut ekonomik ve siyasi ilişkilerini büyük ölçüde değiştirmeden bırakıyor. Ancak ayrılmak için yapılan bir oylamanın ardından ne olacağı daha belirsiz. AB’den ayrılmak, Birleşik Krallık’ın Avrupa’nın geri kalanıyla uğraşmaktan kendini alamayacağı anlamına gelmez. Eski Başbakan David Cameron’un 2013 Bloomberg konuşmasında Muhafazakâr Parti’yi referandum düzenlemeye bağladığını belirttiği gibi, “AB’den ayrılırsak, elbette Avrupa’yı terk edemeyiz. Uzun yıllar en büyük pazarımız ve sonsuza kadar coğrafi komşuluk olarak kalacak”. Yine de ne hükümet ne de AB’den ayrılma kampanyası Brexit’ten sonra gelecekler için net ve somut öneriler ortaya koymadı. Aslında hükümet, Brexit ile başa çıkmak için beklenmedik durum planları yapmayı açıkça reddetti. Devamını okumak için.