Brexit Sonrası Avrupa Birliği’nde İngilizce’nin Statüsü

europolitika

Dr. Oğuz GÜNER  (Analiz)

28 üyeli Avrupa Birliği’nin (AB) önemli bir üyesi olan Birleşik Krallık, Avrupa Birliği Antlaşması’nın 50 inci maddesinde yer alan ve her üye ülkeye Birlikten ayrılma hakkı tanıyan hüküm çerçevesinde AB’den ayrılma kararı almıştır. 2016 yılında gerçekleştirilen referandum sonrasında seçmenlerin %51.89’u Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması yönünde oy kullanmış ve sonrasında hem Birleşik Krallık’ta hem de AB’de sonu görülemez siyasi krizler sarmalı ortaya çıkmıştır. Ayrılma kararının alındığı tarihten bu yana AB ve Birleşik Krallık arasında uzlaşının tam anlamıyla sağlanamaması yüzünden Birleşik Krallık’ın AB’den çıkış tarihi üç kez ertelenmiş, süreç tam anlamıyla yılan hikayesine dönmüştür.

 

2018 verilerine göre Birleşik Krallık AB bütçesine en fazla katkı yapan üçüncü ülke konumunda olup AB bütçesinin yaklaşık %12’sini karşılamaktadır. Dolayısıyla Birleşik Krallık’ın Birlikten ayrılması idari, hukuki ve siyasi sorunların yanı sıra AB bütçesi açısından da önemli soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. Birleşik Krallık’ın ayrılma sonrası süreçte nasıl bir pozisyona sahip olacağı halen muğlaklığını korumaktadır. Gümrük Birliği’ndeki statüsü, Kuzey İrlanda’nın Birlikteki konumu, AB’den ayrılabilmek için Birleşik Krallık’ın ödemekle yükümlü olduğu nafaka, Birleşik Krallık’ta yaşayan AB vatandaşları veya AB’de yaşayan Birleşik Krallık vatandaşlarının durumu ve Avrupa Parlamentosu’nda görev yapan Birleşik Krallık parlamenterlerinin görev süreleri gibi birçok sorun uzmanların ve politikacıların gündemleri yoğun bir şekilde meşgul etmektedir. Ancak söz konusu problemlerin gölgesinde kalan bir diğer çıkmaz da AB içerisinde yalnızca Birleşik Krallık’ın resmi dili olarak tescil edilmiş olan ve AB kurumları arasında en sık ve yaygın şekilde kullanılan İngilizce’nin Brexit sonrasında AB’deki statüsüdür.

 

2013 yılında üyeliğe kabul edilen Hırvatistan’ın dili Hırvatça’nın AB resmi dili olarak kabul edilmesi ile Birliğin toplam resmi dillerinin sayısı 24’e ulaşmıştır. 1958 yılında Flemenkçe, Fransızca, Almanca ve İtalyanca, 1973 yılında Danca ve İngilizce, 1981 yılında Yunanca, 1986 yılında Portekizce ve İspanyolca, 1995 yılında Fince ve İsveççe, 2004 yılında Çekçe, Estonca, Macarca, Letonca, Litvanyaca, Maltaca, Lehçe, Slovakça ve Slovence, 2007 yılında ise Bulgarca, İrlandaca[1] ve Romence AB’nin resmi dili olmuştur (European Union, 2019). AB’nin çalışma dilleri ise İngilizce, Fransızca ve Almanca olmak üzere üç tanedir. Avrupa Komisyonu bu üç dili çalışma dili olarak kullanmaktadır. Ancak Avrupa Parlamentosu’nda parlamenterler istedikleri resmi dillerin herhangi birinde konuşabilmekte, yapılan konuşmalar eş anlı olarak diğer resmi dillere tercüme edilmektedir. Avrupa Parlamentosu’ndaki çeviri departmanı kurumun en büyük birimidir. 1958 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu’nda kullanılacak olan diller hakkında yayımlanan tüzükte (Regulation no. 1 /58, Madde 1) Topluluğun resmi dilleri ve çalışma dilleri arasındaki farklara yönelik bir tanımlama yapılmamıştır. Ancak resmi diller genel itibarıyla AB kurumları ile AB dışı kurumlar arasındaki yazışmalarda, çalışma dilleri ise AB kurumları arasındaki yazışmalarda ve bu kurumların himaye ettiği toplantılarda kullanılmaktadır (Gazzola, 2006: 396).

 

Birleşik Krallık 1973 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olmadan önce Topluluk kurumlarında ve resmi yazışmalarda en fazla kullanılan dil Fransızcaydı. Zaman içerisinde Topluluğun Birliğe dönüşmesi ve genişleme dalgalarıyla birçok Avrupa ülkesini üyeliğe kabul etmesi ile uluslararası arenada en sık kullanılan ve AB’nin de bir üyesi olan Birleşik Krallık’ın resmi dili olan İngilizce’nin hem AB kurumları içerisinde kullanım oranı artmış hem de AB vatandaşları arasında edinimi yaygınlaşmıştır.  Özellikle 2004 genişlemesi sonrasında AB’nin on yeni ülkeyi üyeliğe kabul etmesi ile uluslararası arenada Fransızca’dan daha güçlü bir dil olan İngilizce’nin AB içerisindeki etkinliği daha da artmıştır. Ancak İngilizce’nin bu etkinliği esasen İkinci Dünya Savaşı sonrasında diplomatik alanda çok sık kullanılması ile başlamıştır. Savaş sonrası dönemden bu yana İngilizce’nin kullanımı özellikle Avrupalılar arasında o kadar yaygınlaşmıştır ki Brexit süreci sonrasında İngilizce’nin AB içerisindeki statüsüne yönelik bir tehdidin olmayacağı düşünülmektedir (Melvina, 2018: 28).

 

Brexit sonrası İngilizce?

Polonyalı parlamenter Danuta Hübner; “İngilizce’nin resmi dil düzeyinde kabul gördüğü İrlanda ve Malta’nın AB’de İrlandaca ve Maltaca dilleri ile temsil edildiğini, AB kurumlarında her ülkenin tek bir resmi dilinin olabileceğini ve Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması durumunda İngilizce’nin AB resmi dili olma statüsünün ortadan kalkacağını” dile getirmiştir (Read, 2019).  Hübner’in argümanları siyasi ve hukuki olarak oldukça rasyoneldir. Zira AB nüfusunun %13’ünü oluşturan Birleşik Krallık’ın Birlikten ayrılması sonrasında AB’deki resmi temsil dili İngilizce olmayan ancak ülke içerisinde resmi dil olarak İngilizce kullanılan Malta ve İrlanda’nın vatandaşları AB toplam nüfusunun %1’ine bile tekabül edememektedir. Resmi dilleri İngilizce olsa da AB nüfusunun %0,94’ünü temsil eden İrlanda AB’ye resmi dil olarak İrlandaca’yı ve %0,092’sini temsil eden Malta ise Maltaca’yı tescil ettirmiştir. Dolayısıyla ülke sınırları içerisinde hangi dil kullanılırsa kullansın, AB’ye göre İrlanda’nın AB’deki resmi dili İrlandaca, Malta’nın resmi dili ise Maltaca’dır. AB nezdinde İngilizce yalnızca Birleşik Krallık’ın resmi dilidir ve başka hiçbir üye ülkenin AB resmi dili İngilizce olarak tescil edilmemiştir. Ancak İngilizce’nin AB bürokrasisi ve diplomasisi için önemi Brexit süreciyle sonlandırılamayacak kadar büyüktür. Nitekim 1970’li yıllarda AB yasal düzenlemelerinin (direktif, tüzük vb.) %60’ı Fransızca hazırlanırken, 2008 yılına gelindiğinde bu düzenlemelerin yalnızca %14’ünün Fransızca, %3’ünün Almanca, %72’sinin ise İngilizce hazırlandığı gözlemlenmiştir (Somssich, 2016). İngilizce zaman içerisinde AB kurumları arasında en yaygın kullanılan resmi dil olmayı başarmıştır. Nasıl ki bir ülkede tek dillilik anlayışı ülke sınırları içerisindeki azınlık dillerinin yok olmasına veya ikincil dillerin gerilemesine sebep oluyorsa, İngilizce’nin 1973’ten bu yana AB içerisinde artan etkinliği de diğer AB dillerinin ikinci plana itilmesine ve kısmen dışlanmasına sebebiyet vermiştir.

 

Özellikle hukuki düzenlemelerde İngilizce’nin AB’de ilk tercih edilen dil olduğu bilinmektedir. Avrupa Parlamentosu’nun hazırlamış olduğu raporlar, metinler ve hukuki düzenlemeler dikkate alındığında İngilizce’nin diğer AB dillerine kıyasla en sık kullanılan dil olduğu gözlemlenmiştir. Günümüzde Avrupa Parlamentosu’nun hazırladığı dokümanların yaklaşık %80’i İngilizce yayımlanmaktadır (Baaij, 2018). İngilizce’nin AB kurumlarında güçlü bir hegemonyaya sahip olması, Parlamento, Komisyon ve Konsey gibi AB kurumlarında görev yapan ve mevcut kaynakları AB’nin diğer resmi dillerine tercüme eden çevirmenler için temel referans dil olarak algılanmasına da sebep olmaktadır.  Öyle ki, Birleşik Krallık Eurozone’da bulunmamasına rağmen, 2012 yılında AB’nin 1500 sayfalık yıllık ekonomi raporunun yalnızca İngilizce dilinde yayımlanması Avrupa Komisyonu’na tepki gösterilmesine sebebiyet vermiştir. Özellikle Komisyonda görev yapan Fransız gazeteciler, İngiliz diline iltimas gösterildiğini savunmuşlardır (Simon, 2012). Birleşik Krallık’ın yer almadığı ekonomik ve parasal birliğe dair hazırlanan raporda İngilizce dilinin tercih edilmesi bu dilin AB içerisinde bir üye devletin resmi dili statüsünden çok daha fazla bir anlam ve değer ifade ettiğini göstermektedir.

 

Avrupa Komisyonu’nun 2015 yılında yayımladığı “Diller ve İstihdam Edilebilirlik Raporu’na” göre AB içerisinde vatandaşların istihdam edilebilme/iş bulabilme ihtimalini en çok artıran yabancı dil İngilizce’dir. 25-40 ve 41-64 yaş arası gruplara yapılan araştırmalarda ileri derecede İngilizce bilmenin iş bulabilme oranını önemli ölçüde artırdığı tespit edilmiştir (Araújo, Costa, Flisi, & Calvo, 2015). Ayrıca internet teknolojisinin ve sosyal medya kullanımının hızla yaygınlaştığı günümüzde uluslararası dijital platformlarda bilgi ve tecrübe paylaşımı ekseriyetle İngilizce gerçekleşmektedir. Unbabel Platformu’nun yaptığı bir araştırmaya göre günümüzde internet üzerinde üretilen içeriğin %55.5’i İngilizce’dir (Unbabel, 2015).  Bu oran, tartışma konusunun yalnızca Birleşik Krallık bağlamında ele alınmaması gerektiğini gösteren önemli bir veridir. Zira dünyanın en gelişmiş ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri’nin uluslararası ticaret, telekomünikasyon ve diplomasiyi araçsallaştırarak kendi resmi dili olan İngilizce’nin tüm dünyanın ortak dili olması sürecine yaptığı katkı Birleşik Krallık’ın yaptığı katkıdan çok daha etkilidir. Her ne kadar bu hususu dil emperyalizmi ve ekonomik ve politik çıkar olarak tanımlayan çevreler bulunsa da diplomaside, ticarette, medyada, bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe ve akademide en sık kullanılan dil olması sebebiyle İngilizce’nin artık İngilizlerin dili olmaktan çıktığı ve dünyanın Lingua Franca’sı olduğu gerçeği kabul edilmelidir. Artık İngilizce dilini kullanarak iletişim kuran insanların sayısı ana dili İngilizce olan insanların sayısını fazlasıyla geçmiştir. Mevcut durumun ilerleyen yıllarda da değişeceğini düşünmek pek gerçekçi bir öngörü değildir. Nitekim AB sınırları içerisinde ortaokul ve lise düzeyinde öğrenim gören öğrenciler arasında ikinci veya üçüncü yabancı dil olarak İngilizce öğrenenlerin oranı %94’tür. Bu oran Fransızca için %24 iken Almanca için %21’dir (Eurostat, 2016). Bu bağlamda İngilizce’nin AB içerisindeki nüfuzu gelecek senelerde de artarak devam edecektir. British Council’ın 2014 yılında yaptığı bir araştırmaya göre dünyadaki her yedi ülkeden birinin lideri (başbakan veya devlet başkanı) Birleşik Krallık’ta yüksek öğrenim görmüştür (Coughlan, 2014). Dolayısıyla devlet yöneticilerinin önemli bir kısmının Anglo-Sakson ekole yakın olduğu çıkarımı yapılabilmektedir. Bu oranın Avrupa ülkelerinde daha yüksek olduğunun da altı çizilmelidir.

 

Brexit İngilizce’ye değer katar mı?

Brexit sürecinin AB’de İngilizce’nin kullanımına yönelik yarattığı endişelerin yanı sıra bazı sektörler için aksi bir etkinin doğabileceği ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ihtimal her ne kadar görece zayıf bir karşı argüman olsa da bazı sektörlerde Brexit’in İngilizce’ye daha fazla değer katabileceği de tartışılmaktadır. Örneğin Birleşik Krallık’taki Kraliyet Cerrahlar Koleji (Royal College of Surgeons) Brexit tartışmaları sürecinde hükümetten, “AB’den Birleşik Krallık’a çalışmaya gelecek olan tıp doktorları için yapılan dil sınavlarının daha da zorlaştırılmasını, AB ile yapılacak olan Brexit anlaşmasında Birleşik Krallık’a bu esnekliğin tanınması” hakkını talep etmiştir. Çünkü Birleşik Krallık’ta çalışmak veya uzmanlık yapmak isteyen bir pratisyen doktor eğer Avrupa Ekonomik Bölgesi dışından geliyor ise kısa adı PLAB olan Professional and Linguistic Assessments Board sınavından başarılı olmak ve yeterli düzeyde İngilizce becerisine sahip olduğu kanıtlamak zorundadır. Kraliyet Cerrahlar Koleji, AB vatandaşı tıp doktorlarının İngilizce iletişim becerilerinin yetersiz olduğunu ve AB yasaları gereği onlara aynı kriterlerin uygulanamadığını iddia etmekte ve onların da PLAB sınavına tabi tutulmasını talep etmektedir. Bu bağlamda söz konusu sınavın AB’den gelen tıp doktorlarının İngilizce yeterliğine dair önemli bir eleme mekanizması olacağı ve dolaylı yönden İngilizce’ye verilen önemin artacağı düşüncesi doğmaktadır.  Öte yandan Fransa’nın finans piyasası düzenleme otoritesi olan Autorité de Contrôle Prudentiel et de Resolution (ACPR) ve finans piyasaları kurumu olan Autorité des Marchés Financiers (AMF) Brexit referandumu sonrasında Fransa’ya yatırım yapmak isteyen Birleşik Krallık şirketleri için bürokratik süreci kısaltacaklarını ve şirket tescil evraklarının İngilizce dilinde de kabul edileceğini duyurmuştur. Ayrıca her iki kurumda da İngilizce iletişim ofislerinin açılacağını ve yatırım yapmak isteyen şirketlere bu konuda her türlü yardımın sağlanacağını açıklamışladır (Somssich, 2016).

 

AB’nin Resmi Dillere Yönelik Hukuki Yapısı

Avrupa Birliği Antlaşması’nın 55 inci maddesinde belirtildiği üzere İngilizce, AB’nin resmi dillerinden biridir. Ayrıca bu maddede veya AB’den ayrılma sürecini ele alan 50 inci maddede Birlikten ayrılan ülkenin dilinin Birlik resmi dillerinden çıkartılacağına dair bir ifade bulunmamaktadır.  Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 342 inci maddesinde; “Birlik kurumlarının kullanacağı dillere ilişkin kurallar, Avrupa Birliği Adalet Divanı Statüsü’nde yer alan hükümlere halel gelmeksizin, Konsey tarafından oybirliğiyle ve tüzükler vasıtasıyla belirlenir” ifadesi yer almaktadır. Bu bağlamda Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması durumunda İngilizce’nin Birlik içerisindeki nihai statüsü Konseyin oybirliği ile alacağı karara bağlıdır.

 

Yine Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkındaki Antlaşma’nın 20 nci maddesinin 2 fıkrasının d bendinde Birlik vatandaşlarına “Avrupa Parlamentosu’na dilekçe verme, Avrupa Ombudsman’ına başvurma ve Birlik kurumlarına ve danışma organlarına Antlaşmalar’ın dillerinden birinde başvurma ve aynı dilde cevap alma hakkı” sağlanmaktadır.  Antlaşmanın 24 üncü maddesinde ise AB vatandaşlarına Avrupa Birliği Antlaşması’nın 55 inci maddesinde belirtilen “AB resmi dillerinden birinde AB kurumlarına dilekçe verme ve aynı dilde cevap alma” hakkı vurgulanmıştır.

 

Son olarak, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması ile tarım, enerji, güvenlik, adalet, içişleri, eğitim, araştırma ve göç gibi konularda AB ile Birleşik Krallık arasındaki iş birliği modelinin değişeceği ve ilişkilerin farklı bir boyuta taşınacağı öngörülmektedir. Ancak AB’nin 2021-2027 bütçesinde AB belgelerinde veya toplantılarında temin edilen İngilizce mütercim ve tercümanlık hizmetlerine dair hiçbir bütçe kısıtlamasının yapılmadığı gözlemlenmiştir. Bu bağlamda en azından önümüzdeki 7 yıllık süreç içerisinde İngilizce’nin AB içerisinde kurumsal ve diplomatik kullanımına dair bir sınırlandırmanın olmayacağına kesin gözüyle bakılmaktadır.

 

İngilizce’nin hem küresel arenada hem de AB içerisindeki kullanımı, AB vatandaşlarının en fazla öğrenmeye çalıştığı ve önem verdiği yabancı dil olması ve AB kurumlarında en fazla kullanılan AB dili olması sebebiyle Brexit sürecinin tamamlanması durumunda İngilizce’nin AB resmi dili statüsünden çıkartılacağı düşüncesi mevcut konjonktürün yarattığı bazı tereddütlere rağmen pek gerçekçi bulunmamaktadır.  Avrupa Birliği çok-dilli ve çok-kültürlü bir siyasi yapıdır. Ancak İngilizce’nin Avrupa coğrafyasındaki ve AB bürokrasisindeki dilsel hegemonyası Brexit ile sonlandırılamayacak kadar güçlüdür.

Dr. Oğuz GÜNER

Ziyaretçi Araştırmacı

Strazburg Üniversitesi

EUROPolitika Misafir Yazar

 

Dipnot

[1] İrlanda’nın 1973 yılında AB üyesi olmasına ve İrlandaca’nın Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun antlaşma dili olarak kabul edilmesine rağmen, bu dil 31 Aralık 2006 tarihine kadar AB’nin resmi dili olarak kabul edilmemekteydi. Avrupa Birliği Resmî Gazetesi’nde yayımlanan 13 Haziran 2005 tarihli ve (EC) 920/2005 numaralı düzenleme ile İrlandaca, AB’nin resmi dillerinden biri olarak kabul edilmiştir. Karar 1 Ocak 2007 itibarıyla yürürlüğe girmiştir.

Kaynakça

Araújo, L., Costa, P. D., Flisi, S., & Calvo, E. S. (2015). Languages and Employability. Luxembourg: European Commission.

Baaij, C. (2018). Legal Integration and Language Diversity: Rethinking Translation in EU Lawmaking. New York: Oxford University Press.

Coughlan, S. (2014, Eylül 25). One in seven countries has leader who studied in UK. BBC News: https://www.bbc.com/news/education-29361704

European Union. (2019). EU Languages. https://europa.eu/european-union/about-eu/eu-languages_en

Eurostat. (2016). Foreign language learning statistics. https://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php?title=Foreign_language_learning_statistics

Gazzola, M. (2006). Managing Multilingualism in the European Union: Language Policy Evaluation for the European Parliament. Language Policy, s. 393-417.

Melvina, M. (2018). The Future of English after Brexit in European Union. Advances in Social Science, Education and Humanities Research (s. 28). Volume 254: Atlantis Press.

Read, C. (2019). Brexit latest: EU to keep English as official language despite law to drop it post-Brexit. Express: https://www.express.co.uk/news/uk/1188076/brexit-latest-boris-Johnson-EU-english-official-language-Danuta-Hubner

Simon, F. (2012). Commission denies English language favouritism. Euroactiv: https://www.euractiv.com/section/languages-culture/news/commission-denies-english-language-favouritism/

Somssich, R. (2016). What Language for Europe? Elte Law Journal, 114.

Unbabel. (2015, Haziran 10). Top Languages of the Internet, Today and Tomorrow. Understanding Unbabel: https://unbabel.com/blog/top-languages-of-the-internet/

 

 

Total
0
Shares
Previous Post

İrlanda Partisi Sinn Fein’in Önlenemez Yükselişi

Next Post

Sinn Fein’in Seçim Başarısı Nasıl Yorumlanmalı

Related Posts