Bloğun dört bir yanındaki milliyetçi gruplar, kendi ülkelerinde siyasi puan kazanmak için Fransız şehirlerindeki isyanları değerlendirdi.
By Aitor Hernández-Morales
Avrupa’daki aşırı sağcı politikacılar, AB’nin göç politikasını sertleştirmesini talep etmek için Fransa’daki iç huzursuzluğu değerlendirdi.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, Fransa’daki olayları Varşova’nın AB’nin geçen ay üye ülkelerin çoğunun onayladığı ancak geçen haftaki Avrupa Konseyi zirvesinde Macaristan ve Polonya’nın engellediği önerilen göç paktını reddetmesini haklı çıkarmak için bir fırsat olarak kullandı.
Zirve sırasında Morawiecki, “Dükkânlar yağmalandı, polis arabaları ateşe verildi, sokaklarda barikatlar kuruldu – bu şimdi Paris’in merkezinde ve diğer birçok Fransız şehrinde oluyor” diye tweet attı. “Polonya sokaklarında böyle sahneler istemiyoruz. Avrupa’nın hiçbir şehrinde böyle sahneler istemiyoruz.”
Morawiecki ayrıca Cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında Brüksel’i, bir AB fonuna para yatırıp mültecileri başka yere yerleştirmeye zorlanmayı istemeyen AB üyelerine dayatılan zorunlu kabul kotasını getiren göç paktını “Polonya’yı kabul etmeye zorlamakla” suçladı.
Fransa’dan kıyamet sahnelerinin Polonya’da çekilmiş pastoral görüntülerle yan yana getirildiği bir videoyu tweetledikten sonra, “Bunlar, benimsemeye zorlandığımız kontrolsüz göç politikalarının sonuçlarıdır” dedi.
Polonya başbakanı, geçen Salı günü Nanterre’de bir polis durağı sırasında bir polis memurunun Kuzey Afrika kökenli bir Fransız genci vurarak öldürmesinin ardından meydana gelen Fransa’daki huzursuzluğu kendi ülkesinde puan toplamak için kullanan tek kişi değildi.
Sağcı Lig partisinin bir üyesi olan İtalya İçişleri Müsteşarı Nicola Molteni, Fransa’daki ayaklanmaların “kontrolsüz göçün başarısızlığının bir belgesi ve Avrupa’nın geri kalanı için bir uyarı” olduğunu söyledi.
Avrupa’nın “göç dalgasını yönetmek, planlamak, yönlendirmek” için daha fazlasını yapması gerektiğini söyleyen Molteni, ülkesinin göç konusundaki sert duruşunu model olarak gösterdi.
Molteni, “İşe ve haklar ile görevler arasındaki dengeye odaklanmalıyız” dedi. “İtalya’ya gelip istediğinizi yapamazsınız: Saygı duyulması gereken bir kimlik vardır.”
Chatham House’da Avrupa analisti olan Hans Kundnani, Morawiecki ve Molteni’nin Fransa’daki huzursuzluğa tepkilerinin, son yıllarda seçmenler arasında giderek güç kazanan ve gücünü pekiştiren aşırı sağdan “tam olarak beklediğiniz gibi” olduğunu söyledi.
Göçmen karşıtı popülist Viktor Orbán, 2010’dan beri Macaristan’da görevdeyken, Morawiecki’nin Hukuk ve Adalet Partisi 2015’ten beri Polonya’yı yönetiyor. Fransa’da National Rally’den Marine Le Pen, ülkenin 2017 ve 2022’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna katılmaya hak kazanacak kadar destek gördü ve İtalya’da aşırı sağcı Georgia Meloni, geçen yıldan beri başbakan.
Kundnani, aşırı sağın özellikle merkez sağın göç politikası konusundaki tutumunu değiştirmesinde etkili olduğunu söyledi.
Photo: İspanyol aşırı sağcı lider Santiago Abascal, 24 Haziran’da Madrid’de düzenlenen bir seçim toplantısında bir konuşma yapıyor | Thomas Coex / AFP, Getty Images ile
Kundnani, “2015 mülteci krizinden bu yana aşırı sağ, daha sert önlemler talep etmek için bu olayları değerlendirdi” dedi. “Ve Avrupa’nın birçok yerinde merkez sağdan destek alma konusunda oldukça başarılılar: Son on yılda göç yasalarını ve iltica politikasını sıkılaştırmada çok daha ileri gittiler.”
Fransız isyanları ile mücadele
Chatham House’dan Kundnani, aşırı sağ partilerin Fransa’daki son huzursuzluğu popüler hoşnutsuzluğu körüklemek ve merkez sağ partileri daha aşırı pozisyonlar almaya zorlamak için kullanmalarının muhtemel olduğunu söyledi.
Kundnani, “Merkez sağın 2015’ten beri göç politikalarını sıkılaştırmaya çalışmasının nedeni; tam da kimlik, göç ve İslam hakkındaki aşırı sağ tartışmaların halk arasında ilgi gördüğünü görmesidir” dedi.
“’Popülizmin’ yükselişinden öğrendikleri ders şu: Göç konusunda ‘daha sert’ olmaları gerekiyor” dedi. “Ve bu değişim, aynı zamanda özellikle koalisyon hükümetlerinde aşırı sağla artan işbirliğinin temelidir.”
Aşırı sağ partiler, Finlandiya gibi ülkelerde zaten koalisyon hükümetlerinin bir parçası ve İsveç gibi hükümetlere dışarıdan destek sağlıyor.
Aşırı sağın potansiyel olarak bu ay yapılacak ulusal seçimlerden sonra merkez sağ Halk Partisi ile iktidar olabileceği İspanya’da, aşırı sağcı Vox partisinin lideri isyanları daha sert göç politikaları çağrısında bulunmak için kullandı.
Parti lideri Santiago Abascal, “Avrupa, polis karakollarını yerle bir eden, kütüphaneleri yakan ve bir cep telefonunu çalmak için bıçaklayan, yaşam tarzımıza ve yasalarımıza uyum sağlamaya isteksiz olan Avrupalı karşıtı çeteler tarafından tehdit ediliyor” dedi. “Uyum sağlaması gerekenin biz olduğumuzu düşünüyorlar.”
Abascal, benzer şekilde marjinalize edilmiş Hıristiyanların hiçbir zaman şiddet eylemleri gerçekleştirmediğini ileri sürerek ve Fransa’da “gerçek bir iç savaşın” çıkmasına yol açabilecek rahatsızlıkların arkasında “radikal Müslümanları” suçlayarak, yoksulluk veya polis vahşetinin ayaklanmaların temel nedenleri olabileceği fikrini reddetti.
LGBTQ+ topluluğu gibi azınlık gruplarının, “Fransa’da olanları” görmezden gelmeyi seçen merkezci siyasi güçlerdense homofobik aşırı sağ partilerle daha iyi durumda olduğunu da sözlerine ekledi.
Abascal, “Eşcinseller, partim tarafından Bay Macron’un koruduğundan daha fazla korunduğunu hissediyor: Fransa’nın ithal ettiği insanlar sokakta yürümelerini zorlaştırıyor” dedi. “Buna karşılık, Macaristan ve Polonya’da [LGBTQ+ topluluğunun üyeleri] barışçıl yürüyüşlere çıkabilir çünkü bu ülkelerde gerçekte kimin geldiğini kontrol ediyorlar.”
“Avrupa, Müslüman ülkelerden gelen göçmenleri kabul etmeye devam edemez” dedi.
Bu arada önümüzdeki yıl bölgesel ve genel seçimler yapılacak olan Belçika’da aşırı milliyetçi Vlaams Belang partisinin başkanı Tom van Grieken, geçen hafta sonu, Fransa’daki isyanlar ve Belçika’daki benzer olaylar hakkında konuştu.
Aşırı sağcı lider, huzursuzluğun “solun çok kültürlü rüyasının vatandaşlar için çok kültürlü bir kâbus olduğunu” yansıttığını söyledi.
“Buralar, toplumumuzun kitlesel göç tarafından çekildiği ve hükümetin çok az kontrole sahip olduğu bölgeler” dedi ve Belçikalı yetkililerin sorunla başa çıkacak “cesaretleri olmadığını” da sözlerine ekledi. “Gerçek değişim ancak direksiyon başında Vlaams Belang olduğunda garanti edilebilir.”
Chatham House’dan Kundnani, aşırı sağın iç siyaseti etkilemenin yanı sıra hâlihazırda AB’yi şekillendirdiğini söyledi.
Kundnani, “Ursula von der Leyen’in merkezci Komisyonunun Avrupa yaşam tarzımızı Teşvik Eden bir Avrupa Komiseri olması gerçeği her şeyi söylüyor” dedi. “Bu komiserin görevi temel olarak göçmenleri dışarıda tutmaktır ve bu görevin varlığı, göçün artık zor bir politika konusu olarak değil, Avrupa yaşam tarzına yönelik doğrudan bir tehdit olarak ele alındığını vurgulamaktadır.”
Photo: Vlaams Belang genel başkanı Tom Van Grieken, Flaman aşırı sağ partisinin 29 Mayıs’ta Brüksel’de düzenlediği protesto toplantısında bir konuşma yapıyor | Nicolas Maeterlinck/BELGA MAG/AFP, Getty Images ile
Barbara Moens, Jacopo Barigazzi ve Jan Cienski bu makalenin yazılmasında katkıda bulundu.
Çeviri: Ömer Miraç APAYDIN | EUROPolitika Dergisi Çeviri Ekibi
Orijinal Makale: Europe’s hard right seeks to capitalize on unrest in France
Photo: Anti-immigrant populist Viktor Orbán has been in office in Hungary since 2010, while Morawiecki’s Law and Justice has governed Poland since 2015 | Omar Marques/Getty Images