EUROPolitika Dergisi Haberi | News
İsviçre, tarihi bir karara imza attı ve Avrupa Birliği (AB) ile 7 yıldır devam eden müzakere masasını terk etti. İsviçre’nin bu hamlesi, AB ile yürütülen işbirliği çerçeve anlaşmasını sona erdirirken, Avrupa Birliği Komisyonu İsviçre’nin kararını “tek taraflı” olarak değerlendirdi ve “üzgünüz” dedi.
Peki İsviçre ile Avrupa Birliği hangi konularda ters düştü, neden fikir ayrılığı yaşandı, bundan sonra İsviçre’yi nasıl bir süreç bekliyor ?
İsviçre veya resmî adıyla İsviçre Konfederasyonu Avrupa’nın göbeğinde yer alıyor. Batı, Orta ve Güney Avrupa‘nın kesişme noktasında yer alan ülkenin kuzey sınırında Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya ve doğusunda Avusturya ile Lihtenştayn bulunuyor.
Bir çok yönüyle özgün bir kimlik sahibi İsviçre’nin nüfusu sadece 8 buçuk milyon… 26 kantondan oluşan yönetim anlayışı ve 41 bin kilometrekarelik yüzölçümünde yaşayan insanlar dört farklı dili konuşuyor; Almanca, Fransızca, İtalyanca, Romanşça…
Coğrafi alanı oldukça küçük olan bu ülke konumu itibariyle de Orta Avrupa’da kavşak görevi üstleniyor.
Avrupa ülkesi olmasına Avrupa’nın tam ortasında yer almasına rağmen İsviçre, Avrupa Birliği’ne üye olmayan üç Avrupa ülkesinden biridir.
İSVİÇRE NEDEN AB’YE KARŞI ?
Aslında İsviçre’nin AB’ye üye olmama serüveni 29 yıl öncesine dayanıyor. 1992 yılında ülkede sandıkları kurulmuş AB üyeliğinin ilk adımı olarak görülen Avrupa Ekonomik Bölgesi’ne giriş için referandum yapılmıştı. Referandumdan yüzde 50.3 hayır oyu çıktı. İsviçre “hayır”ın ardından AB ile ticari anlaşmaların üzerinde durdu ve 2000 yılında AB ile emeğin serbest dolaşımını kabul etti.
AB ile üyeliğe yanaşmayan İsviçre, birlik içindeki serbest ticarete dahil olarak farklı alanlarda işbirliği yapma yolunu seçti.
2005 yılına gelindiğinde İsviçre Schengen bölgesine katıldı ve 10 yeni AB ülkesiyle de serbest dolaşımı kabul etti.
Sık sık referandum yapan bir ülke olan İsviçre, 2009 yılında bir kez daha AB ile işçilerin serbest dolaşımına ilişkin sandığa gitti. Sonuç bir kez daha serbest dolaşımdan yanaydı. İsviçre halkı, AB ile işçilerin serbest dolaşımına ilişkin anlaşmaların yenilenmesini ve birliğin yeni üyeleri Bulgaristan ve Romanya’yı da kapsamasını istedi.
Bu İsviçre’nin AB konusunda izleyeceği yol haritasında ne ilk ne de son referandumdu.
2014 yılında İsviçre, AB’den gelecek göçmenlere koto konulmasını öngören bir referanduma daha gitti ve bu referandum neticesinde de serbest dolaşıma kısıtlama getirildi.
Bu kısıtlamadan sonra AB-İsviçre Kurumsal Çerçeve Anlaşması taslağı üzerinde görüşmeler başladı.
2020 yılına gelindiğinde ise İsviçre sınırlarını korumak istemediği göçmenleri almama hakkı elde etmek istedi ve bir kez daha sandığa gitti. Teklif kabul edilirse İsviçre göçmenleri almama hakkını elde edecekti ama AB ülkelerinde yaşayan yüzbinlerce vatandaşının da hakları elinden alınmış olacaktı. Bu endişelerin gölgesinde halk Avrupa Birliği ile serbest dolaşımı sonlandırma teklifini oyladı. Referandumdan “hayır” oyu çıktı ve teklif reddedildi.
Bugüne gelindiğinde ise İsviçre 2014 yılından beri AB ile sürdürdüğü görüşme trafiğine son verdi, işbirliği çerçeve anlaşması müzakerelerini sonlandırdığını açıkladı.
Bu çerçeve anlaşma AB ile ilişkileri düzenleyen 120’nin üzerinde ikili anlaşmanın yerini alacaktı. İsviçre, serbest dolaşım, sosyal haklar, ülkedeki AB vatandaşlarının ücretleri ve kamu destekleri gibi kilit konularında değişiklik talep ediyordu. Birlik ise bu konuların tek pazarın temelinde yer aldığı ve tartışılamayacağı görüşünü taşıyordu. İsviçre taraflar arasındaki bu görüş ayrılığının giderilmediğini gerekçe göstererek müzakereleri sonlandırdı.
‘BREXİT’ BENZERİ ZORLU BİR SÜREÇ
Müzakere masası dağıldı asıl merak edilen bundan sonrası… Aslında süreç birçok açıdan Brexit’e benziyor bu yüzden geçen yıl AB ile ilgili yapılan referandum “Swissexit” olarak nitelendirilmişti.
Süreçteki en önemli farklılık ise İsviçre’nin birlik üyesi olmaması ancak İsviçre birlik üyesi olmamasına rağmen AB politikalarının birçoğunu benimseme yoluna seçmişti. Bu yüzdende ülke açısından çok önemli işbirliği anlaşmaları söz konusuydu. Özellikle ticari anlamdaAB İsviçre’nin en önemli partneri olma özelliğini taşıyor.
İsviçre, AB dışındaki üçüncü ülkelerle de serbest ticaret anlaşmaları yaparak dünyada geniş bir coğrafi alanda ticari ilişkilerini yürütüyor ancak ticaretinde Avrupa Birliği’nin payı hiç de azımsanmayacak ölçüde. Ülkenin dış ticaretinde en büyük pay Almanya’ya ait.
Yine ülkede yaşayan her dört kişiden biri göçmen ve 2.1 milyon yabancı nüfusun 68’ni AB vatandaşları oluşturuyor. Bunun yanında İsviçre’nin de Avrupa yaşayan yarım milyon vatandaşı bulunuyor.
Tüm bu ayrıntılar üzerinde durulunca gelinen süreçte müzakerelerin sonlanması AB üyesi ülkelerle komşu olan İsviçre’nin ticaretini özellikle de ihracatını olumsuz etkileyecek.
Orta vadede İsviçre ekonomisinde dış ticaret üzerinden beklenen bu daralma sermaye hareketlerine de olumsuz yansıyacak.
EUROPolitika Dergisi | Haber Odası
Photo: Ralph Atkins , Zürih’te 18 NİSAN 2016 | CRI Turk