Almanya Niçin Kuzey Akımı 2’den Vazgeçmeyecek?

europolitika

Olası Amerikan yaptırımlarına rağmen

ÇEVİRİ | ANALİZ 

 

Baltık Denizi’nin soğuk sularında Danimarka adası Bornholm açıklarında kompleks bir kedi – fare oyunu oynanıyor. Rus filo botları, Rusya’dan Almanya’ya gaz kapasitesini iki katına çıkaracak olan 1230 km uzunluğundaki Kuzey Akımı 2 doğalgaz boru hattının inşasını tamamlama telaşı içeresinde. Doğal gaz boru hattının tamamlanması gereken 150 km’den az bir kısmı kaldı. Bu esnada Amerikan Hükümeti, yaptırım mevzuatları ile donanmış bir halde, inşasına dahil olduğundan şüphelendiği şirketleri belirliyor. Destansı oyunda sona yaklaşırken, boru hattının kaderi bu yarışın sonucuna göre şekillenebilir.

Rusya’nın devlet destekli devasa gaz şirketi Gazprom ve Avrupalı beş enerji firması Baltık Denizi’nde hâlihazırda var olan boru hattı boyunca €9.5 milyar. ($11milyar.)’ya mal olan yeni bir boru hattı inşası için 2015’te konsorsiyum oluşturduklarından beri, Kuzey Akımı 2 eleştirilere neden olmaktaydı. Yeni boru hattının Kremlin’in etkisini genişleteceğinden endişelenen Amerikan muhalefeti ise ikiye bölünmüş durumda.  Doğu Avrupalıların yanı sıra Fransa’da, var olan kara boru hattından gelen transit ücretlerinin, toprakları Rusya tarafından işgal edilmiş olan Ukrayna’nın mahrum bırakılmasından ve Rus enerjisine olan bağımlılığın artmasından endişe etmektedirler. Brüksel’deki tavırlar ise endişeden sert muhalefete kadar değişkenlik göstermektedir.

Bu düşüncelere değer veren Almanlar ise politikacılarının niçin bu görkemli yalnız bırakılma politikasına doğru ilerlediklerini merak ediyorlar. Yine de Angela Merkel hükümeti uzun süredir boru hattını diplomatik çekişmelerden ayrı tutmaya çalışmaktaydı. Son dönemde Moskova’da göz altına alınan Rus muhalif Alexei Navalny’nin ardından karşı çıkılan Merkel, boru hattı hakkında fikrini değiştirmediğini ifade etti.  Boru hattının karaya bağlandığı kırsal noktadaki eyalet Mecklenburg-West Pomerania hükümeti Amerikan yaptırımlarından kaçabilmek için çoğunlukla Gazprom tarafından fonlanan ve riskli “iklim koruması” adına Kuzey Akımı 2 Projesi ile özel müteahhitler arasında aracı olabilmek amacıyla bir vakıf kurdu. (Gerçek çevreciler ise dehşete kapılmış durumdalar.)

 

Yine de bu girişime mahkûm görünmekle kalmayan Amerika’nın, boru projesini iptal etme çabaları meyvelerini veriyor. Kongre, yaptırımları amaç edinmiş iki farklı tasarıyı onayladı. Aralık 2019 yılında, tehditler sonrası gemilerinin projeden çekilmeye zorlanmasıyla inşa sürecinin bir yıllık sekteye uğratan İsviçreli denizaltı inşa firması Allseas, Gazprom’a servete mal oldu. Diğer birçok uluslararası şirket de korkmuş durumda.

 

Neticede, Rus gemileri aralık ayında yeniden faaliyetlerine başladı. Yine tansiyon yükselmeye devam ediyor. 19 Ocak’ta Amerikan hükümeti boru döşeme için yeniden tasarlanmış olan Rus gemisi Fortuna’ya yaptırımlar uygulayarak tehditlerini gerçeğe dönüştürmüş oldu. Birkaç hafta öncesinde ise 2019 yılında kabul edilmiş olan yaptırım yasalarında yapılan yasa değişikliği Kongre’den geçmişti. Amerikan yaptırımlarına maruz kalan birtakım şirketlerin radikal bir şekilde genişlemesiyle sigorta, sertifikatör ve boru hattı projesiyle herhangi bir ilişiği olan kurumları da içermesi, Polonyalı danışmanlık şirketi Esperis’de çalışan Mateusz Kubiak tarafından yeni yasa “oyun değiştirici” olarak yorumlanıyor. Danışman, Rus varlıklarının boru döşeme faaliyetlerini önünde sonunda bitirebileceğini söylüyor. Fakat, sertifikasyon ve boru hattının uluslararası güvenlik ve standart uygunluğunun teknik kontrollerinin “basit bir şekilde şüpheli Rus şirketlerine transfer edilemeyeceğini” de ekliyor.

Peki şimdi ne olacak? Trump yönetiminin agresif yaptırım politikaları, Kuzey Akımı 2 projesinin Avrupa’daki güçlü karşıtlarını dahi rahatsız etmişti. Joe Biden Amerika’nın paramparça olmuş müttefik bağlarını yeniden inşa etmek için oldukça istekli olmasına rağmen kendi takımı da boru hattına karşı çıkıyor. Olaya iyimser tarafından bakanlar, en son kabul edilen yaptırım yasalarının bir çıkış yolu önerebileceğini ifade ediyorlar. Yaptırımların zorunlu olması ise Beyaz Saray’ın manevra kabiliyetini sınırlıyor. Obama döneminde Dışişleri Bakanlığı’nda yaptırım koordinatörü olarak çalışan Dan Fried, yasa metninin Başkan’ın yaptırımlardan feragat etme çıtasını düşürdüğünü ifade ediyor. Fried bunun “Kongre’nin bir anlaşma istediğine dair bir ipucu” olduğunu söylüyor.

Peki olası bir anlaşma nasıl olabilir? Fikirlerden birisi, Kremlin’in 2019 yılında Merkel aracılığıyla varmış olduğu Ukrayna üzerinden gaz akımını sağlayan anlaşmadan cayması durumunda Gazprom’a otomatik olarak uygulanacak yaptırım sistemi oluşturmak. Almanya’nın enerji ve farklı çeşit güvenlik taahhütlerini Doğu Avrupa’da desteklemesi karşılığında Amerika’nın yaptırım iddialarını ortadan kaldıracağı büyük bir pazarlığın parçası olabilir.  Fakat Almanya’nın yalnızca bu fikirlere karşı olan ilgisini göstermeden ziyade boru hattına verdiği desteği de kesmelidir. Berlin’deki yetkililer, Kongre’deki muhafazakarların Biden’ın elini bağlamasından korkuyor. Böyle bir durumda, diplomatik çıkmaz uzayıp gidebilir. Bu esnada ise Baltık’taki hassas dans hala daha devam etmekte.

 

*Bu makale derginin yazılı versiyonun Avrupa bölümünde “Yoksa gaz bitiyor mu?” başlığı adı altında yayınlanmıştır.

Çeviri: Ege UMUL | EUROPolitika Dergisi Editör Yardımcısı

Photo : DPA

Orijinal Makale: Why Germany won’t kill Nord Stream 2

 

 

 

Total
0
Shares
Previous Post

Karşılıklı Güvence: Avrupa, Mısır ve Türkiye Arasındaki Görüşmeleri Neden Desteklemeli?

Next Post

Baltık Bölgesi’nin Rusya İçin Önemi

Related Posts