Birleşik Krallık – AB Ticaret Anlaşması’ndaki 10 önemli detay

OĞUZHAN SABUNCU

Anlaşma; finansal hizmetler, devlet yardımı ve daha fazlası hakkında neler diyor?

ÇEVİRİ | ANALİZ 

BY ANNA ISAAC

Bir anlaşmamız var (Habemus deal, bkz. Habemus Papam). Tam manasıyla.

Şimdi ise bunun 28 ülkedeki bireyler ve işletmeler – ve kaçınılmaz olarak avukatlar – için ne anlama geldiğini çözme mücadelesi geliyor. Anlaşmanın kendisi 1246 sayfa uzunluğunda; ancak özetler, yan anlaşmalar ve değerlendirilmesi gereken bir hassas konular yelpazesi hakkında ek siyasi beyannameler de var.

Steno karşılaştırmaları pek bir işe yaramıyor. Uzmanlar, anlaşmayı örnek olarak Avrupa Birliği (AB) ve Kanada arasındaki anlaşmayla kıyaslamanın çok faydalı olmayacağını, çünkü AB-Birleşik Krallık (BK) arasındaki anlaşmanın, bloğun herhangi bir ülkeyle imzaladığı başka hiçbir ticaret anlaşmasına benzemediğini söylüyor.

Birleşik Krallık ise şu ana kadar AB üyesi olarak taraf olduğu anlaşmalardan maddi olarak farklı olduğunu belirttiği iki ticari anlaşma imzaladı: Japonya’yla imzalanan ekonomik anlaşma ve bu.

Fakat, genel olarak, beklendiği üzere bu anlaşma tek bir pazarı ikiye bölüyor. Anlaşma, Birleşik Krallık ve AB arasındaki ticareti, Birleşik Krallığın bloğun üyesi olduğu zamana göre daha karmaşık bir hâle getirecek; ancak anlaşma, herhangi bir ticaret anlaşması imzalanmasaydı oluşacak uçurum kıyısını yumuşatma konusunda bir hayli yol kat ediyor. Kâğıt üstündeki anlaşma, yürürlüğe konulması sırasında muhtemelen gelişecek, bu da anlaşmanın bazı alanlarındaki sonuçlarını değerlendirmeyi diğer alanlara kıyasla daha zorlu bir hâle getirecek.

İşte önümüzdeki haftalarda ve aylarda muhtemelen önem kazanacak ve anlaşmanın herhangi bir değerlendirmesinde akılda tutulmaya değer 10 bölge.

  • Boşluk(lar)a dikkat:

Tam anlaşmada olmayanlarla başlayalım: Bir ticari uzmanın “bir hırs mezarlığı” olarak tabir ettiği siyasi beyannameler. Bunlar, BK ve AB’nin öngörülebilir gelecek boyunca ticari görüşmelere devam edeceğini açıkça gösteriyor.

Beyannameler, asıl anlaşma kadar yasal nüfuza sahip değil, ancak anlaşmadaki bazı kavramların ne anlama geldikleri hakkında ortak bir anlayış oluşturmaya yardımcı oldukları için önemliler.

Örneğin, 26 Aralık’ta yayınlanan siyasi beyannameler devlet desteği kontrollerini kapsıyor ve hangi durumlarda devlet yardımlarının kabul edilebilir olduğuna dair spesifik örnekler sunuyor. Beyannameler ayrıca AB yetkililerinin Birleşik Krallığın kurumlar vergilerine yapacağı indirimlerden endişelenmesinden dolayı hassas bir konu olan vergi rejimlerine de değiniyor. Nakliyeciler hakkında bir beyanname de mevcut.

Fakat beyannameler her konuyu kapsamıyor. Buna bir örnek: Vergiden anlaşmada ve bir beyannamede bahsediliyor ancak tanımı oldukça belirsiz. Duraklama maddesi olarak bilinen ve tarafların şu anki standartlarını bir tür filigran olarak belirleyen bir madde var. Fakat bu bölgedeki anlaşmazlıkları çözmeye yönelik bir düzenleme yok gibi gözüküyor. İki taraf özellikle dijital şirketlerin vergilendirilmesi gibi konularla boğuştukları sırada bu bölgede bir nebze esneklik istedi.

  • Finansal hizmetler

Beyannamelerde detaylandırılan ilk bölge olan finansal hizmetlere gelinirse, bu bölge ticaret anlaşmasında kapsamlı bir şekilde yer almıyor.

Bunun yerine beyannamelerde iki tarafın birbirlerinin kurallarını tanımayı kabul ettiği, “denkilik olarak bilinen” ve finans sektörünün BK ve AB sınırları arasında ticaret yapmasını sağlayabilecek bir mutabakat anlaşması için Mart 2021’e kadar çalışılması konusunda bir uzlaşma yer alıyor. Burada “denklik kararının kabul edilmesi, askıya alınması ve geri çekilmesi sürecinde şeffaflık ve münasip diyalog” bulunacak.

Birleşik Krallık müzakere ekibinde bulunan kıdemli bir üye “Bu açıkça çok önemli. Hazine’nin bu konuyu yeni yılda oldukça erken değerlendirmek isteyeceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Bu, uzun süredir tartışmalara sebep olan bir konu. Finansal hizmetler, Birleşik Krallığın AB’ye kıyasla rekabetçi bir avantaja sahip olduğu nadir alanlardan biri. Bu sırada AB, başta tahvil ticareti ve Avroya bağlı sözleşmelerin bulunduğu finansal hizmet aktivitelerinin çok daha fazlasını kıtaya taşımaya çalışıyor.

Şu ana kadar AB tarafından verilmiş denklik kararları, İsviçre’nin de keşfettiği üzere kısa bir sürede geri çekilebiliyor. Bu, sınırlar arası sözleşmeler hakkında yasal kesinlik isteyen yatırımcılar için itici bir durum. Bu durum ayrıca iki taraf arasındaki ödenmemiş sözleşmelerin hacmi düşünüldüğünde elverişsiz veya finansal istikrar için sıkıntı verici.

Ticaret anlaşmasında finansal hizmetler hakkında var olanlar bu sektörde büyük bir bölünme ve karmaşıklık olacağını gösteriyor: örneğin eğer Birleşik Krallık merkezli bir şirket bir AB üye ülkesinde ofis kurarak burada müşterilerine hizmet vermek istiyorsa, bu şirketin pazara erişimi ve kuralları ülkeden ülkeye değişecek.

  • Ülkelere özgü kurallar:

Birçok ticaret anlaşmasında olduğu gibi sözde “ihtirazlara” sık sık değinmeler mevcut; bunlar, yetkinin bir kısmının üye ülkelerde, bir kısmının ise Avrupa Komisyonu’nda yer aldığı sözde karışık yetkinlik bölgelerinden oluşuyor. Bu nedenle pazara erişim ve düzenleme gibi konular üye ülkeler tarafından belirlenmek zorunda.

Örneğin, Almanca konuşmayan herhangi biri o ülkenin doğal ihtirazlarının finansal hizmetler üzerindeki sonuçlarına yönelik yasal bir çeviriye ihtiyaç duyacak. Aynı prensip suç kayıtları gibi alanlara da uygulanacak.

  • Profesyonel hizmetler:

Diğer ticaret anlaşmalarıyla kıyaslanmayı hak eden alanlardan biri profesyonel hizmetler alanı. Anlaşma, Mesleki Niteliklerin Karşılıklı Tanınması (MRPQs) konusunda doktorlar, mühendisler ve mimarlar gibi işçilerin kalifiye oldukları ülkeler dışındaki üye ülkelerde de çalışmalarını sağlayan AB-Kanada anlaşmasından daha fazlasını önermiyor.

Birleşik Krallık müzakere ekibinden kıdemli bir üye, “Anlaşma düzenleyiciler ve sektörlerin birbirleriyle çalışarak gelecekte MNKTler oluşturmalarını sağlayacak bir süreç oluşturuyor” diye konuştu.

Anlaşmanın diğer kısımlarında olduğu gibi, kağıt üzerinde gözüken kapsamla uygulamanın doğası birbirlerinden farklı olabilir; bir ticaret mekanizmasının bir anlaşmaya yazılması, sektörlerin kolayca yürürlüğe sokabileceği bir şeyden çok farklı.

BK müzakerecisi, bu bölgenin AB Başmüzakerecisi Michel Barnier’in “hep ortak pazara benzer bir şey aradığımız” bir yer olduğunu söyledi. Ancak kıdemli müzakereci, bunun “ortak pazar gibi olmadığını” da açıkladı. Bir AB yetkilisi, Barnier’in buna katılacağını belirtti.

Gerçek dünyada erişim, büyük ölçüde üye ülkelerin sanayi organları ve iş gücü hareketliliğine uygulayacağı ek kısıtlamalara bağlı olacaktır.

  • Devlet yardımı:

Devlet yardımı konusu, müzakereler sırasında oldukça tartışmalı bir alan oldu: AB, Birleşik Krallığın İngiliz işletmelerine vereceği devlet yardımlarıyla bloğun fiyatlarını kırmasını engellemek isterken Birleşik Krallık da kendi kurallarını koyma konusunda kararlıydı.

Sonuç olarak ortaya çıkan uzlaşma, hikâyenin sonu olmayacak alanlardan bir tanesi; anlaşmayı kullanıma hazır hale getirmek için hızlı çalışılması gerekiyor. Özellikle Birleşik Krallığın kendi devlet yardımlarını denetlemesi için bir birim kurması gerekiyor.

Hukuk firması DWF’de avukat ve direktör olan Alexander Rose, “David Frost, Birleşik Krallığa kendi devlet yardımı denetleme rejimini kurması konusunda takdir yetkisi verecek geniş kapsayıcı taahhütlerin müzakeresinde başarılı oldu” dedi. Rose, “Ancak hükümet bu yeni rejimin detaylarını bir an önce yayınlamak zorunda çünkü AB devlet yardımları kanununu 31 Aralık 2020 saat 23.00’dan itibaren geçerli olacak şekilde kaldırdılar” diye ekledi.

Rose ayrıca Birleşik Krallık parlamentosu veya Avrupa Birliği Konseyi’nin parayı onaylaması koşuluna bağlı olarak devlet yardımı kurallarında istisnalara izin veren bir ayrıntı olduğunu da belirtti. Bu Konsey tarafından nadiren kullanılan bir yetki ancak Birleşik Krallığın da bunu yansıtan bir yetkiye sahip olması önemli.

Böylesi bir düzenleme, tarihsel örneklerin çok da aydınlatıcı olmadığı yeni bir düzenleme. Birleşik Krallık hükümetinin ticaret görüşmeleri sırasında aldığı yasal tavsiyeleri bilen bir kişi, ilk birkaç çatışmanın sonucun yönünü belirleyeceğini söyledi.

Bu, Birleşik Krallık müzakere ekibinin görüşüyle örtüşüyor gibi gözüküyor: “Devlet yardımı hükümleri oldukça kesin. Birbirinden tamamen farklı iki sistemin çalışmasına izin veriyor ama aramızda anlaşılmış bir geniş ilkeler dizisi olması anlamında oldukça benzer şeyleri başarmak için tasarlanmışlar. Destek politikası düzenlemesinin bazı parçaları, diğerlerinin aksine arabuluculuğa tâbi. Hassasiyeti düşünüldüğünde özel olarak yapılan parçalardan biri” denildi.

  • Esneklik için uyuşmazlık:

Birleşik Krallık, dünyanın diğer kısımlarıyla anlaşma imzalarken esnekliğe sahip olmak için AB’yle ticaretinde büyük uyuşmazlıkları kabullendi. Ülkenin diğer ticari anlaşmalarını bilen bir kişiye göre tarım buna iyi bir örnek.

Bir bölgeye özgü gıda ürünlerinin kalitesi ve itibarını korumak için dizayn edilen “coğrafi işaretler” kuralları konusu daha sonra görüşülmek için bir kenara itilmiş gibi gözüküyor.

Birleşik Krallık ve AB arasında geçtiğimiz yıl varılan ve iki tarafın da bu kuralları korumak için “makul faaliyetlerde” bulunabileceğini belirten Geri Çekilme Anlaşması’nda bulunan hükümlerin ötesinde bunun pratikte nasıl işleyeceği ise son ticaret anlaşmasında oldukça belirsiz bırakıldı.

İki taraf ayrıca bir diğerinin insanları, hayvanları ve bitkileri hastalıklar ve haşerelerden korumaya yönelik kurallarını tanımayacak. Bu, AB’ye ihracat yapmak isteyen İngiliz çiftçilerin, Birleşik Krallığın AB üyesi olduğu süre boyunca ihtiyaç duymadığı çeşitli sertifikalara gerek duyacağı anlamına geliyor. Aynı şey Birleşik Krallığa ihracat yapan AB çiftçileri için de geçerli. Büyük Britanya için gerekli kontroller, AB kurallarını takip etmeye devam edecek olan Kuzey İrlanda için geçerli değil.

Bazı İngiliz çiftçi lobicileri, bunun Yeni Zelandalı ticaretçilere kıyasla daha büyük engellerle karşılaşacakları anlamına geldiğini söyledi.

Birleşik Krallık müzakere ekibinde yer alan kıdemli bir üye “İki taraf da kendi kurallarına karar verebilecek, bu bizim için temel bir şeydi; ama birbirimizin kurallarına bakacağımız ve istersek onlara yönelik engellerimizi tek taraflı veya koordineli bir şekilde gevşetebileceğimiz iki otonom süreç var” diye konuştu.

  • Standartlar:

Anlaşmada bir düzenleyicinin mührünün, bir diğer düzenleyicinin yetki alanında nüfuz bulundurmasını sağlayan standartların karşılıklı tanınması konusunda önemli noktalar bulunuyor. Ancak anlaşma, kurallar konusunda bazı alanlarda Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarından öteye gitmeyi başarsa da birçok sektör için tarife dışı engeller bulunmaya devam edecek.

Örneğin, tıbbi ürünler hakkındaki bir ek, ilaç sektörünün önemli bir talebi olan denetleme ve ürün üretimi uygulamalarında karşılıklı tanıma için bir anlaşma oluşturuyor. Bu, süreçlerin iki pazarda da ikiye katlanmasının önüne geçiyor.

Ek ayrıca tıbbi ürünlere değinerek Birleşik Krallık ve AB’nin “ilgili yasalarının izin verdiği kadarıyla teknik düzenlemeler veya denetleme prosedürlerine önemli değişiklik teklifleri konusunda birbirlerine danışmaya çabalayacaklarını” belirtiyor. Belge, iki tarafın “uluslararası kabul görmüş bilimsel veya teknik yönergelerin güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve kabul edilmesi ve yürürlüğe konulması için iş birliği yapmaya çabalayacaklarını” ifade ediyor.

Metin ayrıca pandemi gibi sağlık tehlikeleri konusunda bilgi paylaşımı ve AB’nin üye ülkelerinin kamu sağlık tehditleri hakkında bilgi paylaşımı yapmasını sağlayan bir araç olan Erken Uyarı ve Yanıt Sistemi’ne geçici erişim konusunda da anlaşma sağlıyor.

Havacılık da her iki tarafın çeşitli kurumları tarafından verilen bazı sertifikaların tanınmasını sağlıyor.

Ancak kimyasal düzenleme ve veri paylaşımı gibi alanlarda anlaşma, diğer alanlardaki iş birliğinden çok daha uzak kalıyor. Birleşik Krallık, AB üyesi olarak bloğun kimyasallar veri tabanı REACH’e yatırım yapmıştı, ancak erişimini 2021’den itibaren kaybedecek.

Tüketici ürünleri standartları da AB-Kanada anlaşmasından daha az kapsama sahip olabilir. Anlaşmada bir diğerinin birçok test organının tanınmasına dair bir şey gözükmüyor.

  • Kuralların aşamalandırılması

Otomobil sektörü için en az bir kazanım var: Elektrikli araçları kapsayan, menşe kuralları gereklilikleri için 6 yıllık aşamalı bir süreç.

Toyota ve Nissan gibi otomobil üreticileri, menşe kuralları konusunda bir “uçurum kenarından” kaçınmak istedi. Bu kurallar, bir ürünün ne kadarının belirli bir ülkeden gelmek zorunda olduğunu belirliyor. Üreticiler, yeni bir sisteme uyum sağlanması için bir geçiş süreci istiyordu.

Birleşik Krallık müzakere ekibinin kıdemli bir üyesi, “İstedikleri buydu ve biz bunu güvence altına aldık” dedi.

Anlaşmaya göre 2023 sonuna kadar tarifesiz ticaret hakkı elde edebilmek için bitmiş elektrikli araçların, fişli hibrit modellerin ve geleneksel hibrit modellerin içeriklerinin en fazla %60’ı AB veya Birleşik Krallık dışından gelebilir. Bu oran 2026’nın sonuna kadar %55’e indirilmek zorunda.

2027’den sonra bu oran %45’e inmek durumunda, ancak iki taraf da son durumu 4 yıl içinde yeniden değerlendirmeyi kabul etti. Anlaşmaya göre bahsi geçen görüşmeler, “yeterli ve uygun menşeli malzemelerin” mevcudiyeti ile birlikte “arz ve talep arasındaki denge” hakkında olacak.

  • Vizeler ve iş gücü hareketliliği

Serbest dolaşımın sonlandırılması, Birleşik Krallığın 2016 AB referandumu sırasında Brexit savunucuları için kilit bir konuydu ve anlaşmayla bu başarıldı.

Fakat bazı meslekler için başka bir ülkede geçici olarak çalışabilmek önem arz ediyor, bu da anlaşmada bir listeyle belirtilmiş seçili mesleklerin vizesiz 90 gün seyahat edebilmesiyle tanınmış durumda.

Ancak sporcular, sanatçılar ve müzisyenlerin de aralarında bulunduğu geniş bir sektörler yelpazesi bu listede yer almıyor ve bu durum uzun süre geçmeden avukatlar tarafından sınanacak.

Bir avukat ve rugby yazarı olan Tim O’Connor, “Bu başladıktan sadece iki hafta sonra muhtemelen rugby takımlarından birileri yakalanacak” dedi.

Ekipmanlarını taşıyan müzisyenler ve sporcular gibi insanlar tarafından kullanılan ve “karne” olarak da bilinen geçici “ürünler için pasaportlar”, masraflı olacak ve kapsamlı bir evrak işi gerektirecek.

  • İki taraf uygulama konusunda anlaşamazlarsa ne olacak?

İlk olarak iki tarafın anlaşma hakkındaki iş birliğini denetleyecek birçok organın kurulması gerekecek.

Anlaşmanın bazı kısımları kendi uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına sahip ama bazılarının yok. Ticaret uzmanlarının kafalarını karıştıran birçok istisna var. Birçok durumda bir tartışmanın bir danışma süreci başlatılacağı, eğer bu başarısız olursa bir tahkim panelinin başlatılacağı, bu da başarısız olursa çeşitli gümrük vergilerinin dayatılacağını söylemek kabaca bir rehber olacaktır. Bu, ticaret anlaşmaları için sıra dışı bir durum değil.

Tahkim panelleri hakimler, bilirkişiler ve sıklıkla hakimlerden oluşmaktadır.

Bir anlaşma bazı durumlarda yeniden dengeleme önlemlerine izin verir, ve tüm Dünya Ticaret Örgütü üyelerinin ticareti gibi iki taraf da uyuşmazlıkların çözümü adına bir forum olarak bu kuruma başvurabilir.

Örneğin, balıkçılık konusundaki bir uyuşmazlıkta atılan tüm adımlar başarısız olursa, iki taraf da bir diğerini kendi sularının dışına itebilir. Bir ticaret uzmanı, her alanın ısmarlama cezalandırması olan potansiyel bir suç alanı olduğunu düşünmenin yardımcı olabileceğini söyledi. Böyle anlaşmalarda standart olduğu şekilde her iki tarafın da başlatabileceği 12 aylık bir fesih maddesi var.

Genel olarak, “sindirildiği” süre boyunca bunun parçalanabilecek bir anlaşma olduğunu anlamak oldukça önemli. Farklı alanlar bundan dolayı farklı uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına sahip. Bütün, parçalarına tabi olmak zorunda değil.

Bu, diğer anlaşmalar için doğru olsa da bu anlaşmanın hem genişlik hem de derinlik konusunda başka hiçbir anlaşmaya benzemediğini hatırlamak gerek. Bunun için tarafların tüm düzenlemeleri sürdürememeleri durumunda bazı düzenlemeleri koruma isteği anlaşılır. Bu “yapı”, geçici uygulama ve sonra onaylama sürecinden geçtiği süre boyunca AB ve İngiliz kanun yapıcıları tarafından yakından incelenecek.

Aynı zamanda bundan dolayı bazı alanlar uygulanana kadar kimse bu anlaşmanın bir kazanım olup olmadığını bilemeyecek. Her alan zamanın sınamasına muhtemelen dayanamayacak. Bazı alanlar daha fazla parçalanırken bazı niş alanlar sadece anlaşmanın şu anda izin verdiğinden muhtemelen daha fazla bütünleşecek.

 

Çeviri: Oğuzhan SABUNCU | EUROPolitika Dergisi Editör Yardımcısı

Photo : Anlaşma, İngiltere ile AB arasındaki ticareti, İngiltere bloğun bir üyesiyken olduğundan daha karmaşık hale getirecek | iStock aracılığıyla narvikk

Orijinal Makale: 10 key details in the UK-EU trade deal

Total
0
Shares
Previous Post

Angela Merkel’in hukukun üstünlüğü mirası: Bölünmüş bir Avrupa

Next Post

‘Küresel Britanya’: Hint Pasifik’te Birleşik Krallık

Related Posts