Haber – Analiz
17-18 Mart 2025 tarihlerinde BM öncülüğünde garantör devletlerin anlaşmasıyla Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlatılması kararı alındı. Müzakerelerin, 2017’de Crans Montana’da kalındığı yerden devam edeceği söyleniyor. Ancak bugün 2017’den farklı olarak, Kıbrıs meselesinde çok daha karmaşık bir jeopolitik tablo var.
Erdoğan yönetimi, son yıllarda KKTC’nin bağımsızlığını uluslararası alanda tanıtma stratejisini benimsemiş ve federal çözüm fikrine tamamen kapalı bir duruş sergilemişti. Ancak müzakerelerin yeniden canlanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki devletli çözümden geri adım atabileceği bir pazarlık masası kurduğu anlamına geliyor. Peki, Erdoğan federal bir Kıbrıs modeline hangi koşullarda yeşil ışık yakabilir? Hangi konular pazarlık unsuru olabilir ve federal sistem hangi çerçevede şekillenir?
Pazarlık Konusu: ABD, NATO ve Batı ile Yeni Denge Arayışı
Erdoğan, son dönemde Batı ile gerilen ilişkilerini Kıbrıs meselesini bir kaldıraç olarak kullanarak yeniden düzenlemek isteyebilir. Biden sonrası olası bir Trump yönetimi, pragmatist yaklaşım sergileyebilir. Erdoğan, KKTC’nin tanınmasına odaklanan agresif politikasını gevşeterek Batı’dan şunları talep edebilir:
- F-16 ve savunma sanayi yaptırımlarının kaldırılması
- AB ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi
- ABD’nin YPG/PKK ile ilişkilerini azaltması
- Doğu Akdeniz’de enerji projelerine dahil olma
- Güney Kıbrıs’taki ABD askeri üslerinin genişlemesinin sınırlanması
Özellikle ABD’nin Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırması ve askeri varlığını artırması, Erdoğan’ın pazarlık sürecinde en büyük kaygılarından biri olacak. Türkiye, Kıbrıs konusunda esneklik sağlarsa, Batı’nın Doğu Akdeniz’deki askerî varlığını sınırlandırma konusunda bazı garantiler talep edebilir.
Doğu Akdeniz Gazı, İsrail ve Yeni Enerji Haritası
Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminde Kıbrıs belirleyici bir rol oynuyor. Erdoğan, KKTC’nin hidrokarbon kaynaklarından pay alması ve boru hattı projelerine dahil edilmesini koşul olarak ortaya koyabilir.
- Senaryo: Türkiye, İsrail ve Güney Kıbrıs arasında yeniden bir enerji iş birliği gündeme gelebilir. Erdoğan, İsrail ile ilişkileri iyileştirerek, İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını sağlayacak bir anlaşma yapabilir. Buna karşılık olarak da federalist bir Kıbrıs modeline daha sıcak bakabilir.
Öte yandan, İsrail’in Güney Kıbrıs ile geliştirdiği askerî ilişkiler ve ortak tatbikatlar, Türkiye’nin bölgedeki manevra alanını kısıtlayan faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Türkiye, enerji denkleminde rol almak için bu iş birliklerinin Türkiye aleyhine bir güvenlik tehdidi oluşturmaması gerektiğini şart koşabilir.
Rusya, Ukrayna Savaşı ve Kıbrıs Üzerindeki Etkileri
Rusya-Ukrayna savaşı, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta yeni dengeler yarattı. Güney Kıbrıs, Ukrayna savaşı sonrası Rus sermayesine daha az bağımlı hale gelirken, Batı ile entegrasyonunu hızlandırdı. ABD’nin adadaki askerî varlığını artırması, Türkiye için uzun vadede bir güvenlik sorunu teşkil edebilir.
- Senaryo: Türkiye, Rusya ile stratejik ilişkilerini koruyarak, Batı ile Kıbrıs pazarlığını daha güçlü bir noktadan yürütmek isteyebilir. Türkiye’nin, Ukrayna savaşı sonrası Rusya ile ilişkilerini dengelemeye çalışırken, Batı’ya karşı Kıbrıs’ta bazı esneklikler göstermesi beklenebilir.
Türkiye’nin İç Politik Gündemi: Kıbrıs’ı Etkileyebilir mi?
Türkiye’nin iç politikası da Kıbrıs meselesinde belirleyici bir faktör olabilir. Ekonomik kriz, artan toplumsal baskılar ve olası yeni reform süreçleri, Erdoğan’ın Kıbrıs stratejisini etkileyebilir.
Yeniden Kürt Açılımı: Türkiye’de yeniden bir Kürt açılımı sürecinin gündeme gelmesi durumunda, Erdoğan Batı’nın desteğini almak için Kıbrıs meselesinde daha uzlaşmacı bir tavır sergileyebilir. Özellikle AB ile ilişkilerin düzeltilmesi için, Türkiye’nin hem Kürt meselesinde hem de Kıbrıs konusunda daha esnek bir tutum takınması gerekebilir.
Milliyetçi Baskılar: Erdoğan, MHP ve diğer milliyetçi çevrelerin baskısı nedeniyle Kıbrıs konusunda çok büyük tavizler vermek istemeyebilir. Ancak Doğu Akdeniz’deki enerji ve güvenlik ihtiyaçları nedeniyle, “gevşek federasyon” modelini bir çıkış noktası olarak sunabilir.
Ekonomik Kriz ve Yatırım Arayışı: Türkiye’nin derinleşen ekonomik sorunları nedeniyle, Erdoğan Batı’dan yatırım çekmek için Kıbrıs’ta bir uzlaşma zemini oluşturabilir. Bu bağlamda, Kıbrıs konusunda sert bir iki devletli çözüm yerine, daha esnek bir konfederal model masaya gelebilir.
Sonuç: Erdoğan Bir Anlaşma Yoluna Girebilir mi?
Erdoğan, şu ana kadar iki devletli çözümden geri adım atmayacağını söylemiş olsa da, uluslararası dinamikler ve iç siyasetteki dönüşümler yeni bir pazarlık masası oluşturmasını gerektirebilir.
Muhtemel Sonuçlar:
- Türkiye, Batı ile ilişkileri normalleştirmek için Kıbrıs’ta esneklik gösterebilir.
- Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı, federatif bir çözüme giden yolu açabilir.
- İç politika dinamikleri, Türkiye’nin Kıbrıs müzakerelerindeki tutumunu etkileyebilir.
Özetle, Erdoğan yönetimi Kıbrıs’ta bir uzlaşma sağlarsa, bu yalnızca dış politika parametreleriyle değil, aynı zamanda Türkiye’nin iç politikadaki hesaplarıyla da doğrudan bağlantılı olacaktır.
Bu yazı, 24 Şubat 2025 tarihinde Diyalog Gazetesi’nin günlük basılı yayında yayımlanmıştır.