By GIORGIO LEALI VE CARLO MARTUSCELLI TARAFINDAN
Aşırı sağın yükselişi finans piyasalarına korku salarken Fransa’nın borcunu tehlikeli bir alana itiyor. Emmanuel Macron’un Avrupa seçimlerindeki durumu ve ardından yaşanan siyasi kriz, Fransa’yı bütçe açığı nedeniyle Avrupa Birliği ile ters düşürecek gibi duruyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, erken seçim çağrısı ile sadece siyasi hayatını değil, Fransız ekonomisini de riske atıyor. Aşırı sağcı Ulusal Birlik’in Avro Bölgesi’nin ikinci büyük ekonomisi olan Fransa’da daha güçlü olması ihtimali finans piyasalarına korku salıyor. Bu ihtimal parlamento çalışmalarını durdurabilir ve popülizm ile Fransa’nın halihazırda aşırı zorlanan bütçesinde daha büyük sorunlara yol açabilir. Macron’un Pazar günü seçim çağrısı yapmasının ardından sarsıntılar başladı. Euro, dolar karşısında iki gün üst üste değer kaybetti ve Paris’teki CAC 40 borsa endeksi yüzde 3 dolayında değer kaybetti. Ekonomik ve siyasi riskin indikatörü olan 10 yıllık devlet tahvilinin getirisi yılın en yüksek seviyelerine çıktı.
Bu ayın başlarında Standard & Poor, siyasi ayrışmayı bir tehlike görerek Fransa kredi notunu düşürmüştü. Fransa henüz borç yükü altındaki İtalya ile aynı risk kategorisine düşürmemiş olsa da tahvil alıcıları artık Fransa’nın borcunu Portekiz’inkine benzer riskler taşıyan bir yatırım olarak görüyor.
Ç.N.: S&P’nin global değerlendirmesine göre Fransa AA-, İtalya BBB ile derecelendirilmiştir.
Çarşamba günü düzenlediği basin toplantısında Macron, piyasadaki alarmı seçmenlerin Ulusal Birlik’e karşı harekete geçmesi gerektiğine ilişkin bir sinyal olarak değerlendirdi, borç piyasasındaki sallantıların reel ekonomiyi etkilediğini hatırlattı. Sonuç olarak borçlanma maliyeti artan ve büyük borçları olan hükümetlerin hastaneler, okullar ve toplu taşıma gibi kamu harcamaları için daha az nakit parası bulunuyor.
“Piyasalar çıldırıyor, Avrupalı ve uluslararası müttefikler endişe içerisinde. Bu durum, Fransız halkının günlük yaşamını nasıl etkiliyor? Krediye erişim ve konut kredileri daha pahalı olacak” dedi ve liberal hükümetin ekonomiyi yönetmek için ciddiyet ve tutarlılığa sahip olduğunu hatırlattı.
Macron, Avrupa Birliği seçimlerinde aldığı yenilginin ardından aşırı sağa karşı birlik oluşturma umuduyla ulusal seçim çağrısında bulundu ancak aşırı sağ mutlak çoğunluğu kazanmasa bile siyasi bir çıkmaza sebep olabilir. Ulusal Birlik’in başlıca ekonomik hedefleri arasında emeklilik yaşını 64’ten 60’a düşürmek yer alıyor. Maliye Bakanı Bruno Le Maire, BFMTV kanalına verdiği röportajda Ulusal Birlik’in iktidara gelmesinin olası sonuçları hakkında “Ulusal Birlik’in programı Marksist bir programdır. Marine Le Pen’in Marksist programının faturasını kimin ödeyeceğini bilmek istiyorum” dedi. Le Maire, Ulusal Birlik’in gündemini eleştirme noktasında sessizlik içinde olan sanayicilere de “Bu program geçerse fabrikaların kapatılacağını ve işlerimizi kaybedeceğimizi unutmayın” diyerek ekonomi dünyasının da Ulusal Birlik’ten korktuğunu belirtti.
Borç yükü
Macron’un kendi başına seçim çağrısı yapması sadece içişlerinde sorun yaratmıyor. Avrupa Birliğinin bütçe açığı kuralları söz konusu olduğunda Fransa zaten zor durumda ve bu siyasi kaos Brüksel ile daha fazla gerginliğe sebep oluyor. Zamanlama konusu da iç açıcı değil. Önümüzdeki hafta Avrupa Komisyonu’nun Fransa’nın da içlerinde bulunduğu bir “aşırı harcama yapan ülkeler” raporu yayınlaması bekleniyor. Bu, Aşırı Bütçe Açığı Prosedürü olarak bilinen ve Fransa’da milliyetçi bir hükümetin iktidara gelmesi halinde daha da zorlaşacağı düşünülen sancılı bir kemer sıkma sürecinin ilk adımı. Seçim kararı alınmasının ardından kredi derecelendirme kuruluşları da alarm Verdi. Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın notunu düşürmeyen iki derecelendirme kuruluşundan biri olan Moody’s analistleri, fikirlerinin değişebileceğini ifade etti.
Analist Sarah Carlson ve ekibi Pazartesi günü kaleme aldıkları yazıda Fransa’nın borç yükünün artmaya devam edeceğini, borç yükünün Fransa’nın gayrisafi yurtiçi hasılasının oranının 2007’de yüzde 64, 2019’da yüzde 98 olduğunu ve kartopu etkisiyle 2027’de yüzde 115’e ulaşacağını belirtti. Pandemi ve enerji krizinin getirmiş olduğu harcamaların ardından Fransa şimdi 20 milyar avroluk kamu harcamasını azaltıyor ve 2025’e kadar 20 milyar avroluk bir azalma daha planlayarak kemer sıkıyor.
Yönetimi düzene sokmak
Aşırı sağın çoğunluğu kazanması halinde Macron, hükümetin politikalarını belirlemekten sorumlu olacak bir Ulusal Birlik başbakanı atamak zorunda kalacak. Partinin yükselen yıldızı Jordan Bardella şimdiden bu görev için kendisini önerdi.
Ulusal Birlik, Macron’un tartışmalı emeklilik reformuna ve Maliye Bakanı Le Maire tarafından önerilen diğer harcama kesintilerine karşı çıktı. Macron, geçen yıl çoğu çalışan için emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkardığında Marine Le Pen, bu yaşın bazı çalışanlar için 60’a düşürülmesini önermişti.
Ulusal Birlik yaklaşan seçim için bir manifesto yayınlamamış olsa da Montaigne Enstitüsü düşünce kuruluşu, Le Pen’in 2022 seçimlerinde savunduğu ekonomi politikalarının bütçe açığını yıllık 101 milyar Avro gibi bir oranda arttıracağını tahmin ediyor. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel’de kıdemli araştırmacı olan Maria Demertzis, “Eğer aşırı sağcı bir hükümetiniz ve başında deneyimi olmayan birisi varsa bir sarsıntı yaşarsınız. Derecelendirme kuruluşlarına iyi eğlenceler.” dedi. Durumu rahatlıkla tartışmak için ismini açıklamak istemeyen bir Fransız bakan, “Ulusal Birlik ve 60 yaşında emekliliği isteyenler kazanırsa Fransa ve güvenirliği sağlam kalacak mı?” diye ekleyerek Macron’un seçim kararını savunarak Fransa’nın piyasa ve uluslararası arenadaki itibarının tehlikede olduğunu söyledi. İktidara hiç gelmemiş olan Ulusal Birlik bu tür eleştirileri özellikle de mevcut hükümet yönelttiğinde reddediyor.
Konuya ilişkin Le Pen’in ekonomi politikası konusunda en önce gelen milletvekili olan Jean-Philippe Tanguy, “Fransa’yı mahvedenlerden ders almamıza gerek yok, onların eleştirileri iltifattır” dedi. Ancak uzmanlar, Fransa’nın kamu harcamalarını düzene sokacak Ulusal Birlik reçetesinin belirsiz olduğunu söylüyor. Danışmanlık firması Asteres, bu hafta yayınladığı bir raporda “Bu belirsizlik başlı başına bir sorun, zira iyi bir ekonomi politikasının açık ve öngörülebilir olması gerekir” diye belirtti. Fransa Başbakanı Gabriel Attal ile yakın zamanda yapılan bir televizyon tartışmasında ekonominin Bardella’nın en zayıf noktası olduğu görüldü.
Avrupa Birliği yanlısı Jaxques Delors Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Eulalia Rubio, Brüksel’in mali kurallarına karşı çıkan tek partinin sağcı parti olmadığını, piyasaları asıl ürküten şeyin beceriksizlik korkusu veya yükselişte olmayan reformları gerçekleştirmede isteksizlik olduğunu belirtti. Fransa’nın güçlü sanayi lobisi Medef de Salı günü yaptığı açıklamada Ulusal Birlik’in ekonomik gündemine karşı uyarıda bulundu ve partinin adını vermeden bazı politikalarını eleştirdi. “Mali istikrarsızlığı ve ekonomik müttefiklerimizin güvenini riske atamayız” dedi.
Brüksel’in gözünden
Fransa’nın endişe verici borç seviyesi zaten Avrupa Komisyonu’nun merceği altındaydı. Komisyon, 19 Haziran’da Fransa ve aşırı bütçe açığı veren diğer 10 ülke hakkında bir rapor yayınlayacak. Fransa, geçen yıl gayrisafi yurt içi hasıla’nın yüzde 5.5’I oranında bütçe açığı vererek yüzde 3 olan sınırı geçmiş oluyor. Yüzde 3’lük bu sınırı aşan ülkelerin borçları sağlam bir düşüş trendine girene kadar ya da Avrupa Komisyonu tarafından kararlaştırılan bir seviyede sabitlenene kadar birkaç yıl boyunda bütçe açıklarını her yıl azaltmaları gerekir. Moody’s’e göre Fransa’nın 2027 yılına kadar yüzde 3 seviyesine ulaşması pek mümkün değil. Teknik olarak ülkelerin aşırı borç ve bütçe açığı nedeniyle cezalandırılmaları gerekir ancak Avrupa Birliği Fransa’ya her zaman önemli bir siyasi kredi tanımıştır. Ulusal Birlik’in yönetime gelmesi ise bu durumu değiştirebilir.
Komisyon ile ters düşen bir Ulusal Birlik hükümeti, Aşırı Bütçe Açığı Prosedürü altında kendisini daha tehlikeli bir konumda bulabilir. Ancak Sciences Po Paris’teki Fransız Ekonomik Döngüler Gözlemevi Başkan Yardımcısı Francesco Saraceno, radikal bir ekonomik politika değişikliğine giden bir Ulusal Birlik hükümetinin kısa süre içinde finans piyasaları ve Avrupa Birliği gibi aşılması zor dış kısıtlamalarla karşılaşacağını söyledi.
Şimdilerde aşırı sağın yükselen yıldızı Bardella, Le Pen’in bu pahalı isteğinin partinin güvenilirliğini azaltabileceğini fark etmeye başladı ve emeklilik gibi bazı konularda geri adım atmak istediğini “Ekonomik olarak makul biriyim” diyerek ima etti.
Orijinal makale: Macron’s election wager puts France’s economy in peril – POLITICO
Photo: Emmanuel Macron’un Avrupa seçimlerindeki kampı ve ardından gelen siyasi kriz, Fransa’yı kronik bütçe açığı nedeniyle AB ile bir çarpışma rotasına sokacak gibi görünüyor. | Ellen Boonen/POLITICO tarafından fotoğraf illüstrasyonu (Getty aracılığıyla kaynak görüntüler)